20 Ekim 2014 Pazartesi

GERÇEK BİR HİKÂYE: GİTARİST TOPAL TURGUT


1970’li yıllar. Şu an yerinde Bebek Parkı olan Bebek Belediye Gazinosu’nda rahmetli ÇETİN İNÖNTEPE ORKESTRASI’nda gitar çalıyorum.

Bu orkestraya girmem de bir hayli ilginçtir. Çünkü zaten grupta bir gitarist var ama bascı yok.  Gitarist Turgut ağabey jazz tarzı çalıyor ve güncel Türkçe parçaların sololarını “Beceremiyorum” diyor, bence ise çalmak istemiyordu! Çünkü Turgut Abi çok iyi nota okuyordu ancak jazzcı olduğu için seyrek de olsa arada çaldığı sololar şarkıcılar tarafından beğenilmiyordu.

Bu değerli müzisyenin lakabı: TOPAL TURGUT’tu. O tarihlerde, gitarın solo olarak ağırlığını bilmeyen yoktur.  Zamanın tüm parçaları; gitar ağırlıklı melodilerdi.

(Turgut Abi;  ayağında olan engeli ile hiçbir kompleksi olmayan, kendi ile barışık ve kendisine “Topal Turgut” denilmesini benimsemiş bir adamdı. Zaten o zamanın müzisyenlerindeki -günümüze göre bir başka olan- nezaket çerçevesinde; bu söylemden gocunan biri olsa kendisine asla böyle hitap edilmezdi.)

Ben iyi nota okumam dışında zaten tüm güncel repertuara da sahiptim. Çetin ağabey Yemek müziğinde Turgut çalar. Sen ona eşlik et. Programda sen soloları çal. O sana eşlik etsin. Ayhan da orgla bas yapar. Saksafon da var işi götürürüz dedi.

Ayhan ağabeyde o zamana göre lüks olan Farfisa çift katlı ve ayak baslı bir org vardı ve çok iyi müzisyendi. Pek alışılmış bir durum olmasa da ben bu şekilde Çetin İnöntepe Orkestrası’na girdim.

Gündüz aramızda biraz prova yaptık ve akşama işe başladım. Turgut ağabey ile çok iyi bir uyum sağladık.  Aramızdaki yaş farkına rağmen çok iyi de dost olduk. Turgut ağabeyin imrenilecek bir de tarafı vardı. O zaman göre çok pahalı olan Gibson marka tam kasa bir elektrogitarı ve Gibson amplifikatörü vardı.

Çetin İnöntepe Orkestrası; çok eğlenceli bir orkestraydı. Zaten Çetin İnöntepe yeter de artardı. O, kendine has karizması ile ortalığı kırıp geçiriyordu.

Çetin Abiyi bilenler çoktur. Avcı, uzun mesafe yüzücüsü, sportmen  dev gibi bir adamdı. Ve de adam gibi de adamdı. Fıkraları bitmezdi. Dostluğumuz çok uzun yıllar sürdü. Ben müziği bıraktım, ses sistemleri üretmeye başladım,  dostluğumuz yıllarca devam etti.  

Gençliğimde orkestra şefimdi, sonraki yıllarda müşterim oldu. Şimdi yıkılan Tarabya Oteli’nin işlerini onun aracılığı ile donatmıştım. Allah rahmet eylesin, toprağı bol olsun. (Çetin İnöntepe Ali Kocatepe’nin kayınpederidir.)


TARİHİ GIBSON GİTAR ve AMPLİFİKATÖR

Gelelim Turgut Abinin tarihi önemi olan hikâyesine:

İsmet İnönü, Atatürk Havalimanı’ndan, bir geziye giderken –ki o zaman şimdiki gibi güvenlik önlemleri yoktu- Turgut ağabey aprona kadar yanaşarak  yüksek sesle Cumhurbaşkanım, Cumhurbaşkanım diye seslenmiş. İsmet İnönü de Bırakın gelsin deyince müzisyen olduğunu ama bir türlü iyi bir gitar ve amplifikatöre sahip olamadığını ve yardım isteğini söylemiş.

İsmet İnönü Adresini alın diye talimat vermiş ve seyahate çıkmış. Turgut ağabey, tabi hiç umutlu değil. Ama 1 ay kadar sonra Cumhurbaşkanlığı forslu bir araba Topal Turgut’un mahallesine gelmiş ve ambalajında bir Gibson gitar ve amplifikatör kendisine teslim edilmiş.

Bu hikâyeyi defalarca anlattı ve her seferinde gözleri doldu. Bana bunları verirken sıkı sıkı tembihlediler. Bunlar Cumhurbaşkanının kendi cebinden ödendi haberin olsun. Devlet parasıyla alınmadı”.

Bunu ifade ederken, tüylerinin dikildiğini hep gördüm...

Hikâyemiz böyle…

Gelelim bu gün Amerika’daki 2. el gitar sitelerinde inanılmaz yüksek paralara satılan o tarihi Gibson gitar ve amplifikatör acaba şimdi nerede ya da kimde?

Nur içinde yat Topal Turgut…



Bojidar Çipof


Haziran 2009