Aşk fısıltısı gibi bir nefes var da kulağımda
Bir ormandayım sanki ve fısıldıyor
Hatırlatıyor bana geçmişteki gezmelerimizi
Onu anıyorum şimdi bir ormanda olmasam da
Bir soğuk akşamüstüydü
Gözlerimi alamamıştım onu ilk gördüğümde
Bir ışık haresi belirmişti yolumun üstünde
Gün ışığını yitirirken etrafım birden ışıldamıştı
Güneş feryat eder gibi son ışığını bana yansıtmıştı
Tuhaf hayallerle de karışan kafam aydınlanıverdi
O; çamurlar arasında parlayan beyaz bir zambaktı
Gün doğarken ortaya çıkan sabahın güneşiydi
Dudaklarından bana doğru savrulan bir seda
Tefrika roman gibi her gün tekrarlanan bir hayal
Münzevi yaşamımdan beni ışığa taşıyan nurdu o
Ama sonra ışığımı, nurumu, hayalimi bıraktım
Velhasıl her şeyimi onda bırakarak ayrıldım ben
Yalnızca bir ses kaldı kulaklarımda o günlerden
Hani birlikte dolaşırken o ormanda,
Ve çam ağaçlarının her rengini seyrederken onunla
Rüzgârda kulağıma gelen yaprakların sesi nerede
Şimdi o sesi anımsamaya çalışıyorum
Fakat beyhude gelmiyor kulaklarıma
Yoksa ben ona değil de mavi bir ladine mi vuruldum
Bu nedenle sana soruyorum şimdi
Bana çam ağaçlarının sesini tarif edebilir misin?
Bojidar Çipof
7 Şubat 2011