2010’da
Cumhuriyet Tarihi’nde ilk olarak 15 Ağustos’ta Sümela’da ayin yapmak üzere Rum
Patrikhanesi’ne izin verildi ve bu 2015’e kadar rutin bir hal aldı. Sümela’da aslında uzun zamandır taş düşmesi sorunları vardır ve şu anda da
taş düşmelerine karşı, ziyaretçilerin can güvenliklerini tehlikeye atmamak için
bir tamirat yapılmaktadır. Yunanistan Cumhurbaşkanı “Prokopis Pavlopulos” bu sene 15 Ağustos’ta Sümela’da ayin
yapmamaları için bu tamiratın bahane edildiğini iddia ederek Türkiye’ye kin
kustu!
Pavlopulos’un
bu ani çıkışını irdelemeden önce biraz geriden başlayarak Sümela Manastırı’nda
son birkaç yıldır yapılan ayinleri ve bunlara verilen izinleri irdeleyelim.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez 15 Ağustos 2010’da Sümela Manastırı’nda ayin
yapmak üzere Rum Patrikhanesi’ne (Talebi
üzerine) izin verilmişti. Sümela Manastırı’nın Hıristiyan Dünyası’ndaki bir
adı da “Virgin Mary Monastery”dir. (Bakire Meryem Manastırı) Bu
manastırın, MS.375’ten sonra inşa edilmeye başlandığı bilinmektedir. Bu
bağlamda; 15 Ağustos, tüm Dünya’da “Meryem Ana Yortusu” olarak kutlanmaktadır ve yapılan talep;
Sümela’daki ayinin manastıra da adını veren Meryem Ana Günü’nde bir ayin yapılmasıydı.
Türkiye Devleti’nin azınlık vakıflarına ve mensuplarına fevkalâde
iyileştirmeler yaptığı ve azınlık cemaatlerinin Cumhuriyet Tarihi’nde en fazla
edinimler sağladığı bir dönemde böyle bir talep de devletçe hoşgörü
çerçevesinde geri çevrilmedi.
Bir gazetede yapılacak ayin şu başlık ile yer almıştı:
“Sümela'da ayinin şartları belirlendi.” [1] Haberin devamı da
şöyleydi: “Trabzon'un Maçka İlçesi sınırlarında bulunan Sümela Manastırı'nda
15 Ağustos'ta yapılacak ayine, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kısıtlama
getirildi. Manastırda düzenlenecek “dini içerikli etkinliğin”, ziyaretçi
sirkülâsyonuna engel olmaması, sınırlı sayıda ziyaretçinin katılımıyla dış avlu
kısmında, Valilikçe belirlenecek saatlerde yapılması istendi.”
Ancak bu izin verilirken çok
önemli bir ayrıntı bu hoşgörü çerçevesinde atlandı! “15 Ağustos 1461” aynı zamanda Fatih Sultan Mehmed’in Trabzon Rum
İmparatorluğu’nu yıktığı tarihtir. Bu çakışma; ilerleyen günlerde ve sonraki
senelerde Yunanistan’da kullanıldı, 15 Ağustos’ta Sümela’da ayin yaparak
Pontus’un rövanşının alındığı şeklinde değerlendirildi.
2010’da
ana avluya kısıtlı bir ziyaretçi sayısı alınması şartıyla ayin için izin
verilmesine karşın; Rum Cemaati mensupları ile Yunanistan’dan gelen
ziyaretçilerin yanı sıra Rusya’dan da çok sayıda ziyaretçi geldiler ve Sümela’da
izdiham yarattılar. Yunanistan’da sayıları yüzlerle ifade edilen Pontus
dernekleri bulunmaktadır ve bu dernek ya da sivil toplum kuruluşlarının hepsi
Türkiye karşıtıdırlar.
Aynı
şekilde Rusya’da da ciddi boyutta bir Pontus organizasyonu ve kendilerine
Pontuslu diyen, sayıları azımsanmayacak Rum bulunmaktadır. “Rusya Yunan Cemaatleri
Federasyonu Başkanı” ve aynı zamanda Rus Duma’sı
milletvekili olan aşırı “Pontus’çu” “İvan Savidis” de yukarıda
bahsedilen, 15 Ağustos 2010’da Sümela Manastırı’nda yapılan ayinin
organizatörleri arasındaydı. Ancak bu zat daha önceleri de provokasyonlarda
bulunmuştur.
İvan Savidis’in adını ilk olarak 2009’da
duyduk! 5 Ağustos 2009’da Rusya’dan geldiği bir grup Rum ile birlikte Sümela’da
provokatif bir ayin düzenlemeye kalkıştı. Selanik Valisi “Panayotis Psomyadis’”in de aralarında bulunduğu bu grupla birlikte
gelen Rum din adamları aniden mumları çıkartarak korsan ayin yapmaya
başladılar. Trabzon Müzeler Müdürü Nilgün Yılmazer ve görevliler tarafından
engellendiklerinde ise bir arbede yaşandı. Bu arbedenin ardında Rusya’dan gelen
gruptaki Rumlar aniden “Yunan Milli Marşı”nı okumaya
başladılar.
16
Ağustos 2009’da İHA’da ise şu haber yer aldı: İvan Savidis İHA’ya; “Trabzon'da görkemli bir Ortodoks kilisesi
inşa edeceğim. Bu manastırlar
ise bizim atalarımızdan kalan yerlerdir. Buralar Ortodoks dindar insanların
kiliseleridir, Türk Hükümeti'nin kiliseleri değildir. Bu olayın ne kadar önemli
bir olay olduğunu tüm Dünya’ya göstereceğim” şeklinde bir beyanat vermişti.
15
Ağustos 2010’da yapılan ayinin ardından Yunan gazetelerinde sanki rövanşa geldiler ve
çok mutlu oldular ve bu ilk ayinden sonra çıkan Yunan gazetelerinde kullanılan
şu ortak bir kelime ise düşündürücü oldu: “Huşu”…
15 Ağustos 2010’da çıkan Yunan
gazetelerinin başlıkları şöyleydi:
Ethnos:
“Sümela Manastırı’nda Ekümenik Huşu”
Avriyani:
“Trabzonda duygusal anlar; Sümela Manastırı’nda tarihi ayin”
Vradini:
“Pontus’un Meryem Anası, artık daha güzel günlerin garantisi”
Espresso:
“88 yıl sonra huşu ve gözyaşı, Pontos’un Meryem Anası için ağladık”
Elefteros
Tipos: “Meryem Ana artık gözyaşı dökmüyor”
15 Ağustos 2009’daki provokasyon ile ilgili olarak, biraz
gecikmeli de olsa, 7 Ocak 2010’da Aydın Milletvekili Ertuğrul
Kumcuoğlu’nun TBMM’de gündem dışı söz alarak yaptığı konuşma; içeriği nedeniyle
önem arz etmektedir.
15
Ağustos 2010’da yapılan ayinde ise iş ayyuka çıktı ve ziyaretçilerin büyük
kısmı aniden üzerlerindeki giysileri çıkartarak üstünde eski Pontus
İmparatorluğu haritaları ve bir kısım ziyaretçilerde ise “I am Pontios” yazılı tişörtler ortaya çıktı.
2011’de
artık rutin hale gelen bu ayin için 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nde yazdığımız
11 ve 20 Mayıs ile 8 Ağustos’ta yazdığımız üç makalede gelişmeleri ve bahsi
geçen Meclis tutanağının tam metnini koyarak her yıl artarak yükselen “Pontus” faaliyetlerine bir kez daha
dikkat çekmiştik.
Her sene 15
Ağustos’ta Fatih
Sultan Mehmed’in Trabzon Rum İmparatorluğu’nu yıktığı tarihte Sümela’da ayin
yapmayı rutin bir “Hak” olarak gören
zihniyet, bu sene tamirat nedeniyle ayin yapamayınca Cumhurbaşkanı mertebesinde
“Kin” kustu!
Yunanistan Cumhurbaşkanı Pavlopulos yapılamayan Sümela
ayinine karşı bir alternatif olarak Yunanistan’daki “Vermio Dağı”nda bulunan “Panayia
Sümela Manastırı”nda yapılan ayine katıldı ve orada yaptığı konuşmasında; 15
Ağustos için geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu sene Sümela’nın tahsis
edilmemesini Türk Devleti’nin özellikle engellediğini ve bu durumun “keyfilik” olduğunu savundu. Bir yandan Sümela ayini için ”Açıkçası
çok üzgünüm” ifadesini kullanırken öte yandan sözde Pontus soykırımı
için bunun Yunanlıların tarihsel belleğinde büyük bir acı olduğunu ve en
azından, faillerin tespitini ve Türkiye’den artık “Samimi bir özür" beklendiğini, ifade etti…
Yunanistan Cumhurbaşkanı;
Eleftherios Venizelos tarafından 1930 yılında, söz konusu edildiği gibi,
Sümela’nın Yunanlılarca Kutsal Simge olduğunu ve Pontus aktivisti “Leonidas Iasonidis”in (1884-1959) geçmişte Pontus için yaptığı çalışmaları
övgüyle anlattı. Her 15 Ağustos’ta Pontus Rumlarının uğradığı bu acımasız
soykırımdan dolayı ruhları için Sümela’da dua edilmesi gerektiğini söyledi ve “Türkiye;
Yunanlıların/Rumların tarihsel hafızasını bükmesin” şeklinde de
tehditkâr bir ifade kullandı.
Yunanistan’daki Panagia
Sümela Vakfı Başkanı “George Tanimanidis”
ise diğer Pontus derneklerinin de onayı ve Veroiya Belediyesi’nin de tasvibiyle
ile Panayia Sümela Büyük Haç Ödülü’nü, Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos’a
verilmesi kararlarını açıkladı. Pontus’daki Helenizm Soykırımı'nın tanınması
için mücadelelerini savunmak için Cumhurbaşkanı’nın da desteklerinin devamını diledi.
Ayinden sonra ise
Yunanlılarca Osmanlı’ya karşı direnişin simgesi sayılan “Aleksandır İpsilanti”nin büstüne çelenk konuldu. Alternatif ayine
ve ardından yapılan seremonilere Yunanistan Maliye Bakan Yardımcısı Trifonas
Alexiadis, SYRIZA Milletvekili Frosso Karasarlidou, milletvekilleri Kostas
Gkioulekas, Andreas Lykourentzos, George Katsiantonis ve Veria Belediye Başkanı
Kostas Vorgiazidis de katılanlar arasındaydı.
Yunan medyasında 16
Ağustos’ta çıkan haberlerde ise Cumhurbaşkanının bir gün önce verdiği beyanat
ve yapılamayan ayin için Türkiye’yi suçladığı ile samimi bir özür beklentisine
yer verildi, Türk Dışişleri Bakanlığı suçlandı ve ayinin yapılamayacağı
hakkındaki Türk Dışişlerinin mektubuna “Demagoji”
nitelemesi yapıldı. Dini ve milli nefreti körükleyen ve dostluk ile iyi
komşuluk ilişkilerinin ruhuna aykırı olan bu durumun düzeltilmesi gerektiğini ve
Cumhurbaşkanının Türkiye’de "Tüm azınlıkların insanlık dışı muamele"
gördüğünü belirttiği medyada yer aldı. Tadilatın bir çarpıtma olduğu iddia
edildi. Cumhurbaşkanının “Pontus Soykırımını unutmayacaklarını ve
bunun nihai ispatı için çaba göstereceğiz ve samimi bir özür beklentisinde
olacağız” şeklindeki ifadelerine özellikle yer verildi.