5 Kasım 2014 Çarşamba

AYRILIK ile AYRILMA



Ayrılık ile Ayrılma farklı iki olgudur. 

Ayrılık aynı zamanda hasrettir, beklentidir, umuttur.

Ayrılık; içinde beklenene kavuşma anının sabırsızlığını, özlemini, kavuşunca sevgisi ile sevincini de barındırır.

Ayrılık; süredir, beklemedir, ardından gelecek vuslattır…

Ayrılma ise; bitiştir, kopuştur!

Tarafların kendi kararları çerçevesinde yürüdükleri yoldur ki bu çok zaman farklı yönleredir. Ayrılan yollar genelde tek yöndür, dönüşü yoktur, çok ender olarak da dönüş zordur. İstisnalar tabi ki vardır ama gidene, gitmek isteyene “Neden?” diye sormak abestir. Çünkü o; bu kararı alana kadar çok düşünmüştür, karar vermiştir ve de ayrılmıştır. Taraflardan biri, kafasında “Ayrılık” mevhumunu oturtmuş ve de talep etmiş ise zaten “Ayrılık” beyinde gerçekleşmiştir yukarıda dediğimiz gibi; gitmek isteyene “Neden?” diye sormak abestir…

Ayrılık; aynı zamanda “Sevgi Kabı”nı de çatlatır, parçalar… Kimi zaman, tabiki ayrılıklarda, da “yeniden” bir araya gelinir.

Menfaat ya da ekonomik bağımlılıktan ötürü “yeniden” bir araya gelmelerde taraflardan biri artık “ezilen” taraftır.

Ve artık bu “yeniden” bir araya gelmede ”sevgi” faktörü egemen değildir! Gelen de zaten hayat arkadaşlığını değil istikbal gailesini (Özünde sevgi odaklı bir dönüş değil ise) ön planda tutarak geri gelmiştir.

Herhangi bir menfaat olmadan, sadece sevgi odaklı “yeniden” bir araya gelmelerde ise hiçbir şey eskisi gibi olmaz/olamaz…

Çünkü bu süreçte çatlayan “Sevgi Kabı” onarılmış, yapıştırılmıştır ama hiçbir çatlak porselen eski haline gelemez…

Ayrılık; adı üstünde ayrışmadır…


Bojidar Çipof
31 Ekim 2010