Anthony Limberakis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Anthony Limberakis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ekim 2023 Pazartesi

İNGİLTERE KRALI CHARLES, YUNANİSTAN ESKİ HANEDANI’NIN SON REİSİ VELİAHT PRENS PAVLOS ve ARCHONLAR

İngiltere Kralı III.Charles’ın 2015’te Galler Prensi iken kurmuş olduğu, “Prince's Trust International” adlı, merkezi Güney Londra “8 Glade Path Londra SE1 8EG” bulunan bir vakıf var.

Vakfın amacının (Kendi ifadeleriyle) küresel genç işsizliği kriziyle mücadele etmek, gençlerin öğrenmesini, kazanmasını ve gelişmesini sağlamak, eğitim, istihdam ve girişim programları sunmak için dünyanın dört bir yanında yerel ortaklarla birlikte çalışmak olduğu belirtiliyor.

Kısaca Kral III.Charles tarafından, Prens iken kurulan gençlerin işe, eğitime veya öğretime katılımını desteklemek için dünya çapındaki hükümetlerle birlikte çalışan, kâr amacı gütmeyen bir hayır kurumları ağı şeklinde de tanımlayabiliriz.

Kral III.Charles tarafından kurulan bu vakıf hakkında biraz daha araştırma yapıldığında; küresel genç işsizliği kriziyle mücadele etmek için 2015'te kuruldu ve bu yana dünya çapında gençleri destekleyen bir faaliyet içinde olduğu görülüyor. Ve faaliyetlerinin çok büyük ölçekte olduğunu da özellikle vurgulayabiliriz.

Vakıf, son 10 yılda gençlere yaptığı yardımlarla 1,4 milyar Sterlin (ISO Kodu:GSP) tutarında fayda sağlamış. Geçtiğimiz yıl Birleşik Krallık genelinde 46.000'den fazla genci desteklenmiş. (İngiltere’de 1.066 milyon Sterlin. İskoçya’da 145 milyon Sterlin harcamışlar)

Büyük bir organizasyon olan Prince's Trust'ın 1.100'ün üzerinde personeli ve yaklaşık 9.000 gönüllüsü ve yardımcı çalışanı bulunmaktadır.  https://princestrustinternational.org/

Kendileri için şöyle diyorlar: Gençlerin kendi geleceklerini inşa etmelerine yardımcı olacak programlar ve müdahaleler geliştirmek için yerel ortaklarla birlikte çalışıyoruz.

Gençlerin sesini küresel sahnede yükseltmeye ve onların ihtiyaçlarını işimizin tasarım ve sunumunun tam merkezine koymaya kararlıyız. Çabalarımız; sürdürülebilir küresel kalkınma hedeflerine ulaşmaya

Şu anda İngiliz Milletler Topluluğu dâhilinde ve Asya, Afrika, Karayipler, Orta Doğu ve Avrupa genelinde 20'den fazla ülkede faaliyetteyiz ve kuruluşumuzdan bu yana 50.000'den fazla gence destek olduk.

Misyonumuz gençleri öğrenmeye, kazanmaya ve gelişmeye teşvik etmektir. Başarılı olmak ve somut istihdam sonuçları sağlamak için gereken becerileri ve güveni geliştirmeye yönelik fırsatlar sağlıyoruz.

Uzmanlığımızı küresel bir yerel ortak ağıyla harmanlıyor ve gençlerin kendi geleceklerini inşa etmelerine yardımcı olacak programlar ve müdahaleler geliştiriyoruz.

Vizyonları için ise; “Her gencin başarılı olma şansı olmalıdır” sloganını benimsemişler ve 2018'den bu yana programlardaki gençlerin %66'sına iş ve eğitim sağlanmış.

Çalışma alanları olarak ülkeler takdim ediliyor: Yunanistan, Barbados, Jamaika, St. Lucia, Trinidad, Tobago, Sırbistan, Malta, Mısır, Ürdün, Gana, Kenya, Nijerya, Ruanda, Tanzanya, Karayipler, Uganda, Pakistan, Hindistan ve Malezya. Vakfın İngiltere ve İskoçya dışında en fazla yardım ettiği ve ilgilendiği ülke Yunanistan!

Yazımızın devamında; Kral III.Charles’ın “Helen/Yunan” tarafını irdelemek gerekiyor. Evvelâ Kral III.Charles’ın Helen tarafını, ardından Yunanistan Veliaht Prensi Pavlos'u ve bu vakıftaki rolünü ele alacağız.

III.Charles annesi II. Elizabeth'in 8 Eylül 2022'de ölümü üzerine tahta çıktı. Charles ve eşi Camilla; Birleşik Krallık ve İngiliz Milletler Topluluğu Kralı ve Kraliçesi olarak 6 Mayıs 2023'te, kraliyet törenlerinin hep yapıldığı, Westminster Abbey'de (Westminster Katedrali)  taç giydiler.

Kral III. Charles'ın taç giyme töreninde; Bizans İlahi Topluluğu, Rum Ortodoks ilahileri okudu. Bunun Kral'ın Charles'ın merhum babası Prens Philip'e saygı duruşu olarak yapıldığı açıklandı.

Bir evlat doğduğu zaman dinini ve milletini babasından alır. Peki, merhum Prens Philip neydi? Oğlu Charles nedir? Yunanistan’da Kral Charles için neden “Yunan Kral” derler?

Prens Philip, 1921 yılında Yunanistan ve Danimarka Prensi unvanıyla Yunanistan'ın Korfu adasında doğdu. Philip'in ebeveynleri, 1949'da Yunan Ortodoks rahibeleri için bir hemşirelik tarikatı kuran ve Tinos Adası’nda eğitim gören Yunanistan Prensi Andrew ve Battenberg Prensesi Alice idi. (Andrew ve oğlu Philip; doğumlarıyla birlikte ailelerinin Danimarka soyu nedeniyle Yunanistan ve Danimarka Prensi unvanları ile anılmaktadırlar)

Philip'in babası, Yunanistan Prensi Andrew ise İngiltere, Fransa ve Rusya tarafından 1863'te imzalanan bir protokolün ardından Yunanistan Kralı seçilen, eski adıyla Danimarka Prensi Wilhelm olan I.George’un dördüncü oğluydu. (I.George, 1913'te Selanik'te suikast sonucu öldürülmüştür)

Prens Andrew'un kardeşi I.Konstantin, I.George'un ölümünden sonra Yunanistan Kralı oldu. 1920-1922 yılları arasında krallık yaptı. Britannica'ya göre, "Birinci Dünya Savaşı sırasındaki tarafsız ama esasen Alman yanlısı tutumu, Batılı Müttefiklerin ve Yunan rakiplerinin onu 1917'de tahttan indirmesine neden oldu"

Yukarıdaki kısa tarihçe ile II.Elizabeth döneminde kraliçe ile evlenerek aileye katılan Philip'in bir Helen olduğunu görüyoruz. İngiltere’nin II.Elizabeth dönemi ve ardından gelen prenslerin ise Philip'in soyundan devam ettikleri için resmen Yunan/Helen olduklarını görüyoruz. Zaten Charles da çok büyük bir Grekofil’dir. (Grekofil= Helensever)

Kral III.Charles, 2018'de Galler Prensi olarak yaptığı Yunanistan ziyareti sırasında Kathimerini'ye şunları söylemiş: "Her şeyin dışında, Yunanistan benim kanımda var ve onun antik kültürüne ve tarihine uzun zamandır hayranlık besliyorum." Yunanistan'ın birçok güzel ve eşsiz yeri var

Geçtiğimiz Eylül ayında Kraliçe II.Elizabeth'in ölümünün ardından Kral olan Charles şunları söylemişti: "Bu kadar derinden önemsediğim hayır kurumlarına bu kadar zamanımı ve enerjimi ayırmam artık mümkün olmayacak. Ancak bu önemli çalışmayı biliyorum. Başkalarının güvenilir ellerine geçecek"

Prens Pavlos’a geçmeden önce yazımızın başlığında bulunan Archonlar hakkında kısa bir bilgi vermek gerekiyor.

Archonlar; eski Patriklerden I.Athenagoras tarafından ABD’de kurulmuş, Rum Patrikhanesi’nin himayesinde Amerika’da yapılanmış, adeta bir devlet gibi organize edilmiş bir topluluktur. Fener Rum Patriği’nin başkanlığında sivil ve ruhanilerden oluşan adeta bir “Hükümet” modeli gibi çalışan üyelere “Archon” deniyor. Archonluk tüm imkânlarını “Megali İdea” emelleri için ortaya koyabilecek kişilerden oluşan “Paramasonik” bir yapılanmadır.

Rum Patriği I.Athenagoras, 1966 yılında “Order of Saint Andrew The Apostle Archon of The Ecumenical Patriarchate” adıyla bu derneği Amerika’da kurdu ve çok fazla kişiyi “Archon” unvanıyla donattı ve bu şekilde kilise bağlarının korunmasını amaçlamaktaydı.

Archonlar; şu anda ABD’de inanılmaz siyasi ve ekonomik güce sahiptirler ve her sene “Athenagoras İnsan Hakları Ödülü” adı altında bir ödülü yıllık geleneksel yemeklerinde kamuoyunda önemli yer arz eden kişilere vermektedirler. (Archonlar ile ilgili olarak sitedeki eski makalelerimizde hayli bilgi bulunmaktadır)

Archonlar bu sene ödülü Helen dedikleri kralın kurduğu “Prince's Trust International”a vermeyi kararlaştırdılar.  Ödül geleneksel yemeğin her sene yapıldığı yer olan New York Hilton Oteli'nde 21 Ekim 2023 Cumartesi akşamı verilecek.

Athenagoras İnsan Hakları Ödülünün Prince's Trust International”a verilmesine karar verilmesinin ardından bu ödülü almaya Kral gelemeyeceğini iletti ve kendisinden sonra en uygun kişi olarak vakfa başkan yardımcısı olarak seçtirdiği, Yunanistan Veliaht Prensi Pavlos'un bu seneki Athenagoras İnsan Hakları Ödülünü alması için görevlendirdi. Prince's Trust International'ın İcra Kurulu Başkanı Will Straw da kürsünün onur konuğu olarak bahsi geçen yemeğe katılacak.

Kral III.Charles etkinliğe katılamayacağı hususunda şunları söyledi: "Prince's Trust International'ın Başkan Yardımcısı Ekselansları Veliaht Prens Pavlos'un bu ödülü vakıf adına almayı kabul edeceğinden özellikle çok mutluyum” Veliaht Prensi Pavlos, 2015'teki kuruluşundan bu yana Prince's Trust International yapılanması içinde yer almaktadır. Sonuçta Yunan kökenli Kral Charles ile Prens Pavlos akrabadırlar.

20 Mayıs 1967 doğumlu olan Prens Pavlos; Yunanistan'ın son kralı II.Konstantin ve eşi Danimarka Prensesi Anne-Marie'nin en büyük oğludur. Prens Pavlos, Yunanistan tahtının varisi ve doğumdan itibaren veliaht prensiydi. Unvanını monarşinin kaldırılmasına kadar korudu. Babasının ölümüyle birlikte Yunanistan kraliyet hanedanının reisi oldu. (10 Ocak 2023 – günümüz)

Aralık 1967'de Yunanistan’da Albaylar Cuntası diktatör bir rejim ile Yunanistan’da idareyi ele aldılar. Tahta 1964'te oturan II.Konstantinos cuntaya karşı düzenlediği hareketin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından yurt dışına çıktı. Ocak 2023’de vefat etti. Kraliyet mülkünün kamulaştırılması nedeniyle tazminat talep eden eski Kral'a Yunan devleti, 2003'te 13 milyon Avro’nun üzerinde tazminat ödedi.

Yunanistan’ın Krallık dönemindeki aileden olan Prens Pavlos’u İngiltere eski Yunanistan Kraliyet ailesini olarak tanımaya devam ediyor. Zaten yukarıda; “Sonuçta Yunan kökenli Kral Charles ile Prens Pavlos akrabadırlar” demiştik.

Ödül hakkında Buckingham Sarayı Archonların başkanı Anthony Limberakis'ten bilgi aldığını deklare etti ve şunları bildirdi: Kurucu ve Başkan olan Majesteleri Kral III.Charles adına Prens Pavlos’a güvenimiz tam olduğunu beyan ediyoruz"

Bu ödülü geçmişte alanların bazıları: İskenderiye Patriği, Ukrayna Metropoliti Epiphaniy, Başkan Joseph Biden (Başkan yardımcısıyken), eski Başkan Jimmy Carter, eski Başkan George Bush ve First Lady Barbara Bush, eski Sovyet lideri Mihail Gorbaçov, Rahibe Theresa ve geçen sene COVID aşılarını geliştiren bilim adamları.

Fener Rum Patrikhanesinden yapılan açıklamaya göre Patrik Bartholomeos İngiltere ziyareti kapsamında, 25 Ekim 2022’de Buckingham Sarayı'nda Kral III.Charles ile bir araya gelerek yarım saatlik bir görüşme yapmışlar. Patrik Kral'ın Annesi Kraliçe II.Elizabeth'in vefatı nedeniyle taziyelerini ve kilise adına saltanat için dualarını ve iyi dileklerini iletmiş.

Patrik ile birlikte; Thyateira ve Büyük Britanya Başpiskoposu Nikitas, Laodikya Metropoliti Theodoritos ve Belçika Metropoliti Athenagoras ve Yunanistan'ın İngiltere Büyükelçisi Ioannis Raptakis ve Yunanistan Büyükelçisi Matthew Lodge; görüşmenin ardından Kral III.Charles’a takdim edilmişler.

Kral III.Charles’ın Yunanlılığını biraz daha irdeleyelim!

Yunanistan basınında Charles için “Yunan Kral” dendiğini yazmıştık. Sebep çok basit! Prens Charles’ın babası Philip, Corfu adası doğumlu. Tarihçilerin rivayetine göre Philip çocukluğundan itibaren Yunan geleneklerine ve Helen idealine fazlasıyla tutkun. Ve bu tutkunlukla çok uzun sene İngiltere Kraliçesi’nin eşi olarak İngiltere’de yaşadı.

Kraliyet tarihi uzmanı Hugo Vickers ''Prens Philip bir Yunan prensidir” diyor. Vickers'a göre Kraliçe'nin ve Prens Philip’in Yunanistan'a hiç gitmeyişinin nedeni Yunanistan'da monarşinin başına gelenler.

Kral III.Charles, Yunanistan'ın Glucksburg Hanedanı'nın ilk hükümdarı olan Yunanistan Kralı I. George'un torunudur. Buna karşılık, Charles'ın babası merhum Prens Philip zaten Yunandı ve babası Yunanistan Prensi Andrew idi. Kral Charles, hem Galler Prensi sıfatıyla hem de özel ziyaretler kapsamında Yunanistan'ı birçok kez ziyaret etti. 2018 yılında yaptığı resmi ziyarette, Yunan Devrimi'nin İki Yüzüncü Yıl Törenlerine katıldı.

Sonuçta, Yunan kanı taşıyan İngiliz monarşisinin olması çok önemli ve potansiyel olarak Yunanistan için avantajlı. Kral Charles, ülkede politika kararlarını doğrudan etkileyemese de Yunanistan ziyareti gibi hamleler, iki ülke arasındaki ilişkilerin değerli ve stratejik olduğunu ortaya koyuyor.

Kral Charles’ın eski hanedanın son temsilcisi olan Prens Pavlos’u ABD’ye, çok etkin bir yapı olan Archonların yıllık ödül törenine göndermesi bize göre Prens Pavlos’u ABD’de parlatmaktır.

21 Ekim’de yapılacak bu törenden sonra ya da önce Prens Pavlos’u Başkan Biden ile bir araya getirirlerse hiç şaşırmayacağız.

------------------------

https://21yyte.org/tr

http://soyledik.com/tr/


 

8 Aralık 2021 Çarşamba

JOE BİDEN; YENİ ATİNA BÜYÜKELÇİSİ’Nİ HELENİZM’İN DESTEKÇİLERİNDEN SEÇTİ!

8 Ekim 2021’de Yunan ANA-MPA haber Ajansı’nda çıkan bir haberin başlığı; “Atina Büyükelçisi pozisyonu için Biden'ın favorisi kim?” şeklindeydi.

(Aynı zaman diliminde bu haber Beyaz Saray Bülteninde de yer almıştır)

Beyaz Saray tarafından 8 Ekim 2021 Cuma öğleden sonra yayınlanan bir açıklamaya göre, Ailesi Yunanistan’dan göç etmiş, Yunan kökenli bir Amerikalı işadamı olan George James Tsounis; ABD Başkanı Joe Biden tarafından “ABD'nin Atina Büyükelçiliği” görevine aday gösterildi.

ABD’de bilindiği gibi bu tür görevlendirmelerden evvel ABD Senatosu’nda, senatörlerden oluşan bir heyet tarafından onaylanması gerekiyor.

Tsounis'in adaylığı, Türkiye aleyhtarlığı ile bilinen ABD Senatörü Robert (Bob) Menendez başkanlığındaki ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi tarafından yapılan bir duruşmanın ardından onaylandı.

George Tsounis'in 2022’nin başında Atina'ya gitmesi ve ABD diplomatik misyonunun dizginlerini devralabileceği öngörülüyor.

George Tsounis, Chartwell Hotels grubunun kurucusu ve yönetici direktörü olduğu için turizm endüstrisinde geniş deneyime sahip bir kişidir. Bu şirket tüm kuzeydoğu eyaletlerinde güçlü bir varlığa sahiptir ve Hilton, Marriott ve Intercontinental gibi bu alandaki önemli isimlerle de işbirliği yapmaktadır.

George Tsounis; New York Üniversitesi'nde ve ardından St. John's Üniversitesi'nden hukuk diploması aldı. Eğitiminin hemen ardından Long Island'daki en büyük hukuk firmasında çalıştı. Eşinin adı Olga olan Tsounis’in üç çocuğu var.  

George Tsounis’in ABD iş ve siyaset dünyası ile güçlü bağlantıları bulunuyor. 2013 yılında, Barack Obama'nın yönetimi altında, ABD'nin Norveç büyükelçisi olarak atanması düşünüldü. Ancak bu düşünce başarısız oldu. Takip eden yıllarda Tsounis, özel ve kamu sektöründe çeşitli roller üstlenme fırsatı buldu ve adaylığını güçlendirmesi için yeni deneyimler kazandı. Özellikle Chartwell Hotels'in yönetimindeki deneyimi ve ayrıca borsaya kayıtlı iki şirket olan Arbor Realty Trust ve New York's Signature Bank'ın yönetimini devralması, New York'taki yatırım topluluğunun en üst seviyelerinde önemli bağlantılar geliştirmesini sağladı.

Bununla birlikte, 53 yaşındaki George Tsounis'in ABD başkentinde sürdürdüğü siyasi bağlantılar da aynı derecede önemli. Çünkü George Tsounis'in bir kariyer diplomatı olmadığı düşünülürse, sonuçta bu siyasi bir atamadır…  

Bu açıdan bakıldığında, 2012 seçim kampanyasında Obama-Biden adına Yunan-Amerikalıların Başkanı olarak görev yaptığı gibi Başkan Biden ile sürdürdüğü uzun vadeli ilişkiyi belirtmekte fayda var.

Ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'i yakından tanıyor ve yakın bir dostluk geliştirdiği Senatör Robert Menendez'in tam desteğine sahip. Zaten ABD’de bu tür atamalarda bir yöntem olan senatoda kendini izah ve kabul etme prosedürü Senatör Menendez'in desteği ile sıradan ve basit bir formaliteyle oldu ve aynı gün karara bağlandı.

Tsounis, Demokrat Parti'nin ana sponsorlarından biri olmasına rağmen, iki büyük partiden milletvekilleri ve senatörlerle Capitol'deki iletişim kanallarını açık tutuyor. Yani Tsounis son derece taktiksel hamleler yapmakta olan bir kişi!

Gelelim Tsounis’in Helenizm ile olan aşkına. (Bu cümlede normalde “bağına” kullanılması gerekir. Biz ise “aşkına” dedik!)

Zaten Yunan asıllı olan Tsounis tam bir Helenofil ve hayatını Helenizm’e adamış biri!

Helenizm adına yaptığı faaliyetler arasında; Amerika Rum Ortodoks Başpiskoposluğunun Başpiskoposluk Konseyi’nde, Faith and Leadership 100 topluluğunda ve Hellenic American Leadership Council (HALC) üyesi olarak, Kilise ve Yunan-Amerikan toplumu ile bu yakın ilişkisini kariyeri boyunca sürdürdü. Yunan Bağımsızlığının İki Yüzüncü Yıl Kutlamalarının eş başkanıdır

Aslında, eski ABD Başpiskoposu Dimitrios da Tsounis'e Amerika'daki Yunan Ortodoks Kilisesi tarafından verilen en yüksek nişan olan Saint Paul Madalyasını takdim etmişti.

Buna ek olarak, Tsounis, eski Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofiyas tarafından kendisine verilen Kıbrıs Amerikan Örgütleri Federasyonu'nun Kıbrıs için Adalet Ödülü'nü ve Amerikan Yahudi Komitesi (AJC) ile Yunan- Amerikan Konseyi Liderliği yapmıştır.

George James Tsounis’in yukarıda görüldüğü üzere çeşitli Helenik STK’larda ve ABD’deki en etkin Türkiye karşıtı topluluk olan Archonların birçok organında yöneticilik yaptığı görülüyor.

Geçtiğimiz ay Bartholomeos’un ABD ziyaretinde de ön saflarda yer almış, Türkiye karşıtı Helenizm faaliyetleri göze çarpmıştır.

Helenlerin vizöründen bakıldığında ABD Büyükelçiliği için çok ideal ve parlak kariyerli bir aday olduğu da görünüyor. Zaten kariyer diplomatı olmadan bu göreve getirilmesi kendi açılarından boşa değil.

Ailesi Yunanistan’dan göç etmiş bir birey olan George Tsunis'in maddi durumu da gayet yüksek seviyede. Diplomat vasfı olmadığı için böyle bir devlet görevini kabul etmesine (maddi açıdan) hiç gerek yok!

 

YA HELENİK AÇIDAN?

George Tsunis'in bu görevi Helenizm için bir adanmışlık, maddi anlamda tatmin edici ve de ABD’de üst akıl konumunda olan çok güçlü Yunan diasporası temsilcilerinin telkini hatta görevlendirmesi olarak da algılamak mümkün!

Yunan kökenli ve ABD’deki Helenik yapılanmanın önemli bir bireyinin ABD Yunanistan büyükelçisi olması ve de bu kişinin böyle bir görev yapmaya maddi açıdan hiç de ihtiyacı olmayan biri olması düşündürücüdür.

Bu haberin Yunan haber Ajansı ANA-MPA 8 Ekim’de yer alması ile aynı anda Beyaz Saray bülteninde yer aldı. Bir gün sonra atama gerçekleşti.

ABD Senatosunda, Başkan tavsiyesi ile resmi bir göreve (bakanlık, büyükelçilik v.s.)  getirilecek kişilerin, komisyon önünde hayli terletildikleri ve de zorlandıklarına haberlerde tanık oluyoruz. Robert Menendez bu işi “Tereyağından kıl çeker gibi” aynı gün halletti. Zaten daha resmi Senato ataması kabulü yapılmadan Beyaz Saray Bülteninde yer alması da hayli ilginç. Bizim anladığımız tüm kulis faaliyetleri yapılmış ve formalite olarak George Tsunis Senato Komisyonu’nda sanki bir sohbet toplantısı yapmış ve onaylanmış.

8 Ekim’de bu atama gerçekleştiğinden 1 gün sonra 9 Ekim’de Türkiye’den ilk kez ABD’ye tayin olmuş biri olan Amerika Başpiskoposu Elpidophoros, ABD Başkanı'nı ABD'nin Yunanistan Büyükelçiliğine George Tsunis'i aday gösterdiği için tebrik etti.

Atamayı çok isabetli bir karar olarak niteledi ve Twitter hesabından şu açıklamada bulundu:

George Tsunis Helen Amerikan toplumunun seçkin bir üyesi, Kilisemizin sevilen bir üyesidir"

Başkan Joe Biden'ı ABD'nin Yunanistan Büyükelçisi olarak George Tsunis'i aday gösterdiği için tebrik ediyorum. George Tsunis, Helenik Amerikan topluluğunun seçkin bir üyesi, kilisemizin sevilen bir üyesi ve Başpiskoposluğumuzun Yunan Bağımsızlığının İki Yüzüncü Yıl Kutlamalarının eş başkanıdır” dedi.

 


GEORGE TSUNİS’İN ATİNA BÜYÜKELÇİLİĞİ TÜRKİYE AÇISINDAN NE İFADE EDER?

Çok şey ifade eder!

Yazımızın içinde çok yerde vurguladığımız gibi Tsunis bir kariyer diplomatı değil. Zengin ve yüksek kariyerli bir işadamı!

Hayatı boyunca Helenizm için kendini adamış, eski eski ABD Başpiskoposu’ndan ABD Yunan Ortodoks Kilisesi’nin en yüksek nişanına mazhar olmuş.

Geçtiğimiz haftalarda Yunanistan’daki ABD askeri varlığı ve üslenmesi ile ilgili olarak Sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın şu minvalde bir söylemi oldu. “Yunanistan’da ABD üssü kurulmadı. Yunanistan tümüyle ABD üssü oldu

Tekrar gibi olacak ama kariyer diplomatı olmayan, maaş almaya ihtiyacı olmayan zengin ve tanınmış bir işadamı, hayatı boyunca “Megali İdea” Helenizm ideali için kendine göre savaşmış, kafası Türkiye karşıtlığı ile dolu bir Atina Büyükelçisi sene başında göreve başlayacak!

Yunanistan neredeyse tümüyle ABD üssü oldu derken şimdi de Yunanistan’ın başına eki emperyalist devletlerin eski sömürgelerine tayin ettiği gibi ABD, Yunanistan’ın başına bir “Genel Vali” ya da “Sömürge Valisi” mi atadı?

Göreceğiz…


---------------------------

https://21yyte.org/tr/

 

http://soyledik.com/tr


24 Mayıs 2021 Pazartesi

ABD’DE “2021 EKÜMENİK PATRİKLİK DİN ÖZGÜRLÜĞÜ YASASI” ADLI TÜRKİYE ALEYHİNE YENİ BİR YASA TASLAĞI DEVREDE!

 

 ABD’de 1998 tarihli “Uluslararası Din Özgürlüğü Yasası” (IRFA), adı altında bir yasa ile kurulmuş olan “ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu” (USCIRF) bulunmaktadır. (US Commission on International Religious Freedom)

ABD Kongresi tarafından kurulmuş ve ABD maliyesi tarafından finanse edilen bir komisyonun ne kadar “bağımsız” olduğu şüphesiz tartışılır.  Bu komisyonun her sene yayınladığı raporlarda, bazı ülkelerdeki din özgürlüğü ihlalleri gözler önüne serilse de raporda yer alan bazı ülkeler, ABD çıkarları açısından özellikle yerden yere vurulmaktadır.

USCIRF sanki ABD’de her şey güllük gülistanlıktır, din ya da ırk ayırımı yoktur gibi diğer ülkelerin işine burnunu sokar. Komisyon uluslararası din özgürlüğü adı altında, aslında yabancı ülkelerdeki din özgürlüğü koşullarını izleyen ve bunlara ilişkin yıllık raporlar üreten bir devlet kurumudur. Her sene bir önceki senenin raporunu senenin ilk çeyreğinde açıklar. USCIRF raporları hep yanlıdır ve ABD dış politika önceliğini gözetir. Raporun içerikleri çoğunlukla yanlıdır ya da algı üretmeye yöneliktir. Tabi bir de ABD ile ilişkilerinde sorunlar olan ülkeler de bu yanlı yorumlara ve algı üretmeye yönelik sonuçlardan nasiplerini alırlar. USCIRF’nin başında uzun zamandır ABD’nin Uluslararası Dini Özgürlükler Büyükelçisi Sam Brownback bulunuyor.

USCIRF’nin 2018 raporunda; 28 ülkede 2017 yılı içindeki din özgürlüğü ihlallerini kendilerince belgelemişlerdi. Ve bu ülkeler arasında Türkiye de vardı.

21 Haziran 2019’da ise ABD’nin her sene yayınladığı gibi bir önceki senenin “Dini Özgürlükler Raporu” açıklanmıştı. Trump döneminde ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo bu yıllık raporun okunma seramonisinde hep bulundu. Bir kısmını o okudu. Ve özellikle Türkiye ile ilgili satırları bizzat Mike Pompeo okudu. Pompeo’nun eşi Yunanlıdır, ABD’deki önemli ve etkin Helenseverler arasındadır.

USCIRF’nin yıllık raporlarında ağırlıklı olarak Rum Patrikhanesi’ne tüzel kişilik verilmesi, Ekümenizmin kabul edilmesi, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması gibi standart başlıklar yer alır. Türkiye’deki diğer azınlıklara ise çok az yer verilir.

USCIRF ile dirsek temasında olan bir başka ABD Kurumu ise; iki zıt partiden olan Demokratik Partili Carolyn Bosher Maloney ile Cumhuriyetçi Partili Gus Michael Bilirakis’in (Yunan asıllıdır) kurucu üyeler arasında yer aldığı bir sivil toplum kuruluşu olan “Helenik Suçlarla Mücadele Kongresi”dir.


7 Şubat 2018’de bu Helensever senatörler Carolyn Bosher Maloney ve Gus Michael Bilirakis; H.Res.732 sayılı Türkiye karşıtı bir önergeyi senatoya verdiler. Önerge başlığı, “Türkiye'yi Ekümenik Patrikhanenin haklarına ve din özgürlüklerine saygı göstermeye çağırıyoruz” şeklindeydi.

Geçtiğimiz günlerde bu iki senatörün başını çektiği ve “Sözde Ermeni Soykırımı Tasarısı”ndan da önemli olabilecek Türkiye karşıtı bir hareketlenme başladı. Makalemizde bu hareketlenmenin kronolojik olarak faaliyetlerini irdeleyeceğiz.

Son günlere gelmeden önce 16 Temmuz 2020’de bu iki senatör H.RES 1050 sayı ile Rum Patriği ve Patrikhanesi’ne özgürlük adı altında bir yasa tasarısı vermişler!

Türkiye'yi Ekümenik Patrikhane'nin haklarına ve dini özgürlüklerine saygı göstermeye çağırmak” başlıklı bu tasarı tam bir tezat ve yanlış bilgilendirmelerle algı yaratmaya yönelik! (Aşağıdaki linkte tasarının tam metnini bulabilirsiniz)

https://drive.google.com/file/d/11gUOz8Io9s4JeLs8JhKIdiREg4watHK7/view?usp=sharing

Türkiye’de Rum Patriği gayet saygı görür. Birkaç gün önce Cumhurbaşkanlığı tarafından azınlık temsilcilerine verilen iftarda onur konukları arasındaydı. Batı Trakya’daki seçilmiş Türk Müftülere yapılan zulüm ve cemaate yapılan baskıyı göz önüne alırsak ortada mütekabiliyet esaslarına hiç uymayan enteresan bir durum var.

Bu iki zıt partiden ama Türkiye aleyhine tam işbirliği içindeki ABD’ senatörü bu tasarıyı 2020 ortasında vermişler ama çıkması için hiç kaşımamışlar. Bunu şöyle algılıyoruz: Trump döneminde böyle bir tasarının çıkması ihtimal dâhilinde değildi. Kanımızca Türkiye aleyhtarlığını bir köşeye bıraksak da Patrikhane ve ABD’deki Yunan diasporası ile çok yakın işbirliği içinde bulunan yeni başkan Biden’in zamanında bu tasarıyı kabul ettirmek daha kolay!

7 Mayıs’ta Carolyn B. Maloney’in resmi web sayfasında şu haber yayınlandı:

Eşbaşkanlar Maloney ve Bilirakis, Ekümenik Patrikhane, Rum Ortodoks Hıristiyanlar ve Dini Azınlıkların Dini Özgürlüklerini İhlal Etmekten Türkiye'yi Sorumlu Tutacak Mevzuatı Tanıttı

WASHINGTON, DC - Kongre Üyesi Carolyn B. Maloney Congressional Caucus on Hellenic Issues'in eş-kurucusu ve eş başkanı ve Congressional Caucus on Hellenic'in eş başkanı Gus M. Bilirakis; bugün Türkiye'yi ve “2021 Ekümenik Patriklik Din Özgürlüğü Yasası”nı gündeme getirdiler.

Mevzuat; Türkiye'yi Ekümenik Patriklik, Rum Ortodoks Hıristiyanlar ve diğer dini azınlıkların dini özgürlüklerini ihlal etmekten sorumlu tutacak.

Kongre Üyesi Maloney, "ABD, Türkiye'yi Ekümenik Patriklik, Rum Ortodoks Hıristiyanlar ve diğer dini azınlıkların dini özgürlüklerini ihlal etmekten sorumlu tutarak, yurtdışında din özgürlüğünü savunma taahhüdümüzü desteklemelidir.

2021 Türkiye ve Ekümenik Patriklik Din Özgürlüğü Yasası, Ekümenik Patrikhane'nin dini özgürlüklerini ihlal etmemesi için Türkiye'ye anlamlı bir baskı uygulayacaktır. ABD'den somut yansımalar olmadan, Cumhurbaşkanı Erdoğan cezasız bir şekilde faaliyetlerine devam edecek ve Türkiye, Rum Ortodoks Hıristiyanlar, Ekümenik Patrikhane ve diğer dini azınlıklara yönelik dini ayrımcılık kampanyasını sürdürecektir. USCIRF kurucu ortağı ve eş başkanı olarak, uzun süredir Türk hükümetine Ekümenik Patrikliğin haklarına saygı duymaya ve Heybeliada Ruhban Okulu'nu yeniden açmaya çağrıda bulundum ve nihayet bunu gerçekleştirmek için atmamız gereken önlem budur.”

Kongre Üyesi Bilirakis ise "Birleşik Devletler sözde müttefiklerimizden paylaşılan demokratik değerler beklentisini uygulamakta tutarlı kalmalıdır, buna din özgürlüğüne tutarlı bir saygı gösterilmesi de dâhildir. Meslektaşlarıma katılmaya ve bu adaletsizliğin giderildiği güne kadar sesleri kesilenler adına konuşmaya devam edeceğim” dedi.

“2021 Ekümenik Patriklik Din Özgürlüğü Yasası”nın senatörlerce sunulmasının ardından 8 Mayıs’ta Greek Reporter’de Tasos Kokkinidis’in haberi olarak şu başlıkla çıktı:

ABD Kongresi, Türkiye'yi Ekümenik Patriklikten Sorumlu Tutacak Yasayı Düzenledi

Gerçi bu halen bir tasarı ama haberde “yasa düzenlendi” şeklinde mutlak bir ifade bulunuyor. Haberde ayrıca Senatör Maloney’in Türkiye'yi Heybeliada Ruhban Okulu'nu yeniden açmaya da çağırdığı şeklinde de de bir ifade bulunuyor.

9 Mayıs’ta yukarıda bilgisi bulunan haber; Yunan ANA-MPA haber ajansından da servis edildi. Bu kez daha farklı bir başlık kullanıldı.

ABD tasarısı, Ekümenik Patrikliğin dini özgürlüklerini koruyor

Yunan ANA-MPA haber ajansındaki açıklamada ayrıca aşağıdaki cümleler de yer aldı:

Helenik Suçlarla Mücadele Kongresi Eş başkanları: Ekümenik Patrikhaneyi Türk ihlallerine karşı korumak için yeni bir yasama girişiminde bulundu.

Bu iki partili yasa tasarısı Demokratik Kongre Üyesi Carolyn B. Maloney ve Cumhuriyetçi Kongre Üyesi Gus M. Bilirakis tarafından imzalandı. Tasarının amacı, Türkiye'yi Ekümenik Patrikhane, Rum Ortodoks Hıristiyanlar ve diğer dini azınlıkların dini özgürlüklerini ihlal etmekten sorumlu tutmaktır.

Tasarı hakkında yorum yapan Carolyn Maloney, 2021’de Türkiye ve Ekümenik Patriklik için Din Özgürlüğü Yasası'nın Türkiye'ye Ekümenik Patrikliğin dini özgürlüklerini ihlal etmemesi için anlamlı bir baskı uygulayacağını belirtti.,

ABD'den somut yansımalar olmazsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan cezasız bir şekilde faaliyetlerine devam edecek ve Türkiye Rum Ortodoks Hıristiyanlar ile Ekümenik Patrikhane ve diğer dini azınlıklara yönelik dini ayrımcılık kampanyasını sürdürecektir.

Gus Bilirakis; Kongre'nin, Türkiye'yi Özel İzleme Listesine koymanın, Türkiye'deki din özgürlüğü ihlallerinin ön plana çıkarılmasında ve Ekümenik Patrikhane'ye karşı güçlü ve etkili bir araç olacağının ve USCIRF'in tavsiyesi uyarınca ABD Başkanı’nın Türkiye'yi de “Özel İzleme Listesi”ne dâhil etmesi gerektiği duygusunu dile getiriyor.

Başkan (Biden kast ediliyor) USCIRF Yıllık Raporunun Türkiye'yi Özel İzleme Listesine dâhil etme tavsiyesini görmezden gelirse Kongre'ye USCIRF'in tavsiyesini göz ardı etme kararına ilişkin ayrıntılı bir gerekçeyi içeren bir rapor sunmasını isteyeceğiz.

Yunan Amerikan Topluluğu bu girişimden memnun kaldı

Amerikan Helen Enstitüsü (AHI) başkanı Nick Larigakis, “Türkiye'nin Ekümenik Patrikhanesi'ne yönelik sistematik zulmüne ilişkin önceki mevzuatı geliştirmek ve güçlendirmek için Kongre Üyesi Maloney ile birlikte çalışmak ve Türkiye'nin yaptıklarını tanıtmak AHI için bir onurdur. 2021’de Ekümenik Patriklik Din Özgürlüğü Yasası çıkarılmalıdır

AHEPA Başkanı George Horiates ise “Türkiye, azınlık nüfusunun din özgürlüğünü ve insan haklarını cezasız bir şekilde baskı altında tutuyor” dedi.

Yunan Amerikan Liderlik Konseyi'nin İcra Direktörü Endy Zemenides ise “Kongre Üyesi Maloney, Türkiye’nin Ekümenik Patrikliğe yönelik baskısının hem Türkiye'de hem de Ortadoğu’da Hristiyanlığın varlığını tehdit ettiğini uzun zamandır kabul ediyor.

Biden Yönetimi, Kongre Üyesi Maloney'in bu konudaki ilkeli duruşunu takip etmelidir. Ekümenik Patrikliğin din özgürlüğü konusunda da güçlü bir sicile sahip olan Cumhurbaşkanı Biden; Papaz Brunson davasının emsali üzerine gerekeni inşa etmeli ve Hıristiyan azınlıklara yönelik devam eden zulmünün sonuçlarının olacağını Ankara'ya açıklamalıdır" dedi

Görüldüğü üzere önümüzdeki günlerde ABD Kongresi’nde Türkiye aleyhine Sözde Ermeni Soykırımı Tasarısı”ndan da önemli baskılara neden olabilecek bir şekilde “2021 Ekümenik Patriklik Din Özgürlüğü Yasası” önümüze gelecek.

USCIRF’nin açıklanan 2020 yılı raporundaki Türkiye aleyhtarı ifadeler Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından hemen kınandı ve yok hükmünde sayıldı.

Ekathimerini Gazetesi’nde 12 Mayıs çıkan bir haberin başlığı; “Dışişleri Bakanlığı (ABD’yi kast ediyor) raporu Türkiye'yi Ekümenik Patrikhane ve Ayasofya açısından çarptı” şeklindeydi. Haberin devamında ise zırva mertebesinde yorumlar var.

13 Mayıs tarihli ve çeşitli yerlerde yayınlanan Yunan Haber Ajansı ANA-MPA tarafından çok uzun bir haber paylaşıldı.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye ve Ekümenik Patrikliği lehine sert raporu

Haberde; Heybeliada Ruhban Okulu, Ayasofya ve Kariye Camileri, Patrikhane’nin Statüsü ve Türkiye’de azınlıklara yapılan sözde baskılar uzun uzun anlatılmış.

15 Mayıs’ta ise çeşitli yerlerde yayınlanan bir haberde; “Ankara, ABD'nin Ekümenik Patriklik raporuna sert tepki gösterdi” başlığı dikkat çekiyor.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan ve "tarafsızlıktan uzak" olarak nitelendirilen "2020 Uluslararası Din Özgürlüğü Raporu"nun Türkiye Bölümü ile ilgili bir açıklama yaptı.

Aynı açıklamada, Türkiye'nin her zaman “çeşitli dinlerden bireylerin barış ve uyum içinde bir arada yaşadıkları” bir sosyal dokuya sahip olduğuna değinildi ve “Ülkemiz, tüm vatandaşlarımızın din ve ibadet özgürlüğünü daha da ileriye taşımak için sadece sözle değil, eylemlerle de gerekli adımları atmaktadır. Aslında 2 Mart 2021'de kamuoyuna açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı, din ve vicdan özgürlüğünü korumanın yanı sıra gayrimüslim cemaatlerin temsilcilerinin ve vakıflarının faaliyetlerini daha da güvence altına almaya yönelik hedefler ve faaliyetler belirlemektedir“ şeklinde bir ifade kullanıldı.

2021 Ekümenik Patriklik Din Özgürlüğü Yasası”nı “Kendileri çaldılar, kendileri oynadılar ya da oynayacaklar” şeklinde değerlendirebiliriz. Çünkü bu iki senatör durup durup Türkiye aleyhine ne yapabiliriz peşinde koşmakta…

2021 Ekümenik Patriklik Din Özgürlüğü Yasası” çıkar mı bu bilinemez ama bir gerçek var ki Biden yönetiminde iki NATO üyesi olarak; ticari, siyasi hatta askeri açıdan ortak paydalar bulunsa bile Rum Patrikhanesi, Ekümenizm ve Heybeliada Ruhban Okulu üzerinden başımızı ağrıtacaklar.

Önceki birçok yazımızda değindiğimiz gibi Patrikhane konusu sadece dini bir konu değil. ABD ve Rusya’nın Ortodokslar üzerinden yaptıkları bir bilek güreşi…

--------------------

https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/teostrateji-arastirmalari-merkezi 

http://soyledik.com/tr/makale

 

23 Ekim 2019 Çarşamba

ABD’NİN TÜRKİYE KARŞITI “HELEN” KOZU



Barış Pınarı harekâtının başlamasından sonra ABD, AB ve birçok ülkeden Türkiye aleyhine sesler yükseldi.
ABD bu konuda başı çekiyordu. Her ne kadar bir anlaşma tesis edilmiş olsa da Başkan Trump’ın çelişkili açıklamaları, birbirini tutmayan Twitter paylaşımları, hatta aynı Twitter paylaşımında cümleler arasında bile çelişkiler oldu! Trump’ın tüm bu tuhaf paylaşımlarından ve beyanlarından -iyimser bir bakışla- anladığımız iç kamuoyuna yönelik söylemler olduğuydu. ABD’de Trump ile devlet organlarının farklı bakış açısı ve söylemi benimsediklerini anladık!
ABD’deki neredeyse tüm STK’lar aleyhimize bağırmaya başladılar. Senato ve Temsilciler Meclisi (House of Representatives) üyelerinin çoğunluğunun da aynı şekilde Türkiye aleyhinde olduğunu gördük. Türkiye’ye baskı çığırtkanlığında en üst seviyede görünen Temsilciler Meclisi üyesi Nancy Pelosi ve bir grup senatör ile 18 Ekim Çarşamba günü Beyaz Saray’da bir toplantı yapıldı. Trump’ın toplantı sonrasındaki açıklamalarından ve basından anlaşıldığı üzere bu toplantıda kavga çıkmış! Türk düşmanı Nancy Pelosi yanındaki iki senatörle birlikte Beyaz Saray bahçesinde basına açıklama yaparken sinir krizi geçiriyordu.
Senato ile Temsilciler Meclisi üyelerinin büyük çoğunluğunun bu kadar Türkiye aleyhtarı olmalarının nedeni nedir? Bu nedenlerden biri “Helenizm”dir. Bu makalemizde ABD Türkiye ilişkilerinin “Helen” boyutunu ele alacağız. Bunu irdelerken sadece Helen boyutu ile değil, “Helensever” boyutunu da dikkate almak gerekiyor.
Hakkını vermek lazım ki dünyada hayli Helensever var. Bu sevgi, eski Yunan’dan süregelen bir hayranlıktır. Megali İdea’nın mimari Rigas Ferreos, 19. Yüzyıl başlarında Lord Bayron’u etkileyerek büyük bir Helensever yapmış ve bu kişiyi kullanarak Avrupa’da Helenizm’i yaymıştı. Günümüzde de Helenseverlerin sayısı azımsanamaz.
ABD’de Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu (USCIRF) adlı bir kuruluş var; her sene bir rapor hazırlıyor ve ABD Hükümeti’ne sunuyor. Aslında bu raporun uluslararası diplomaside hiçbir bağlayıcılığı yok çünkü rapor sadece tavsiye niteliğinde ancak ABD tarafından “Algı Yönetimi” olarak kullanılan önemli bir argüman! Bu raporda başta Rum Patrikhanesi üzerinden olma üzere her sene Türkiye aleyhine ifadeler yer alıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya da bu esnada özel bir nokta koymak gerekiyor. Çünkü Pompeo da önemli ve etkin Helenseverler arasında! Geçtiğimiz 21 Haziran 2019’da ABD’nin her sene yayınladığı gibi bir önceki senenin “Dini Özgürlükler Raporu” açıklanmıştı. Her sene bu raporlarda Türkiye aleyhine satırlar, asılsız suçlamalar bulunuyor. Pompeo, bu toplantıda sözü ABD’nin Uluslararası Dini Özgürlükler Büyükelçisi Sam Brownback’e bırakmadan önce şu konuşma ile sözlerini bitirmişti.
Ve Türkiye’de Başkan Trump’ın çağrısı üzerine, inancı nedeniyle hapsedilen Pastor Andrew Brunson’u serbest bıraktılar. Ek olarak, İstanbul’daki Heybeliada Ruhban Okulu’nun da derhal yeniden açılmasını tavsiye ediyoruz.
Dini özgürlükler konusunda “kabadayılık” yapan herkes için şunu söyleyeyim: ABD sizi izliyor ve hesaba katılacaksınız…  [1] 
Bir önceki senenin “Dini Özgürlükler Raporu” da bu sene açıklanandan farklı değildi. [2] 
Mike Pompeo 6 Ekim’de Yunanistan’daydı ve mevkidaşı Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile birlikte Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'nın girişinde bulunan ve Türk Donanması'nın “Elli Deniz Muharebesi”ndeki yenilgisinin resmedildiği tablo önünde gülerek poz vermişlerdi. Yunan medyasında bu görüntünün Pompeo tarafından Türkiye’ye muhtemelen yapılacak olan Barış Pınarı Harekâtı ve hatta S400’lerle ilgili açık bir mesaj olduğu şeklinde yorumlar çıktı
Elli Deniz Muharebesi ya da bir başka adı ile İmroz Deniz Muharebesi 16 Aralık 1912’de, 1. Balkan Savaşı esnasında Seddülbahir Burnu ve İmroz Adası açıklarında, Osmanlı ve Yunan deniz güçleri arasında yaşanan bir muharebedir ve Yunan üstünlüğü ile sonuçlanmıştır.
ABD’de “Helenizm uğruna malımızı ve canımızı vermekten sakınmayız” şiarı ile yıllardır Rum Patrikhanesi üzerinden Türkiye düşmanlığı yapan STK’ların şüphesiz en önemlisi Archonlardır. Geçmişteki Rum Patriklerinden 1.Athenagoras’ın 1966’da ABD’de, “Order of Saint Andrew The Apostle Archon of The Ecumenical Patriarchate” adıyla kurduğu, kısaca “Archonluk” diye tanımlanan bu topluluk, ABD’de siyasi açıdan ve ekonomik açıdan çok güçlüdür.  [3] 
Archonların resmi web sayfalarına baktığımızda Türkiye aleyhine çok paylaşım görmekteyiz. Bu grup, Rum Patrikhanesi’nin ve Hıristiyanların Türkiye’de ezilmekte olduğu ve daha birçok safsatayı şiar edinmişlerdir.
Rum Patrikhanesi’ne Ekümeniklik sıfatı ve tüzel kişilik verilmesi ile Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden ve TC yasalarına uygun olmayan bir şekilde, YÖK ile hiçbir bağı olmadan açılmasını sağlamak ana hedefleridir. Türkiye aleyhindeki söylemlerini 5 başlıkta manifesto olarak belirtmektedirler. Bu grup içerisinde ABD siyasetinde çok etkin kişiler yer almaktadır. Bu kişiler o kadar etkindirler ki 2006’da ABD’de başlattıkları “Ekümenik Patrikhane’ye Din Özgürlüğü Projesi” kapsamında, ABD’nin 50 eyaletinin 46’sında Patrikhane adına, Türkiye aleyhine eyaletlerin hem senatolarına hem de temsilciler meclislerine sunulan “Ortak” bir metin kabul edilerek onaylanmıştır. Mart 2018’de Indiana Eyaleti ve Eylül 2018’de Minesota Eyaletleri de bu projeye katıldı.  [4] 
Burada dikkat çekilmesi gereken bir husus var ABD’nin neredeyse tüm eyaletlerinde Türkiye aleyhinde ve Helenizm lehindeki bu kararları senatörler, temsilciler meclisleri üyeleri verdi. Günümüzdeki Suriye konusunda neredeyse Türkiye lehine söz söyleyecek senato üyesi kalmamış. Çoğunluğu neredeyse 2006’dan başlayarak aleyhimizdeki reylerini ihdas etmişler!
Amerikan Helenik Eğitim İlerleme Derneği (American Hellenic Educational Progressive Association)AHEPA, Archonlardan bir sonraki Türkiye karşıtı Patrikhane savunucusu STK’dır.
Patrik Bartholomeos, 1 Mayıs’ta beraberinde çok sayıda din adamı ile birlikte Heybeliada Ruhban Okulu’nda İngiltere Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott ve AHEPA Derneği'nin üst düzey üyelerini ağırladı. Bundan birkaç ay önce 6 Şubat’ta da Heybeliada Ruhban Okulu’nda Türkiye’de bulunan misyon temsilcileri, Büyükelçi ve Başkonsolosların katılımıyla “Halki İlahiyat Okulu'nun yeniden açılması için Ekümenik Patriğin yeni çağrısı” adı verilen bir toplantı yapılmıştı. [5] 
7 Şubat 2018’de senatörler Carolyn Bosher Maloney ve Gus Michael Bilirakis “H.Res.732” sayılı Türkiye karşıtı bir önergeyi senatoya verdiler. Önerge başlığı, “Türkiye'yi Ekümenik Patrikhanenin haklarına ve din özgürlüklerine saygı göstermeye çağırıyoruz” şeklindeydi. Demokratik Partili Carolyn Bosher Maloney ile Cumhuriyetçi Partili (Yunan asıllı) Gus Michael Bilirakis’ingeçtiğimiz yıllarda da Archonlar ve AHEPA üzerinden Türkiye karşıtı çalışmaları olduğunu bilmekteyiz. Bu iki ayrı parti temsilcisinin ortak noktası, “Helenik Suçlarla Mücadele Kongresi” adı altında kurulmuş bir sivil toplum kuruluşunun kurucu üyeleri olmalarıdır. Senatoda etkili bu iki isim de Archonlar ve AHEPA ile dirsek temasında olarak, ABD Devleti nezdinde Türkiye aleyhine çalışıyorlar. Bu iki siyasetçi geçtiğimiz aylarda, Yahudilerle de işbirliği yaparak bu aleyhte çalışmalarını sürdürdüler. [6] 
Ekim başlarında AHEPA’nın Başkanlığına yeni seçilen George D. Horiates, derneğin başkanlık devir tesliminde “Birçoğumuz gibi, AHEPA'nın Hellenizm adına savunucu olma potansiyeli ve topluluklarımızı bir arada tutan programlarından ilham aldım” dedi.
ABD’den yayınlanan Greek News haber sitesinde George G. Horiates’in ağzından çıkan 10 Ekim tarihli bir haber ise şöyle: “Yunan/Amerikan örgütleri, Başkan Trump’ın Kürtleri terk etme kararıyla öfkelendiler. Başkan Donald Trump’ın ABD Silahlı Kuvvetleri’nin kuzeydoğu Suriye’den geri çekme kararı, Kürt’lerin ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanacak bir istilaya yol açmasına izin verecektir. Yunan/Amerikan topluluğu, Batı’nın Türkiye’yi engellemek için uygun tedbirler alamaması nedeniyle öfkelidir ve açık bir şekilde hüsrana uğramıştır.
Gelişmeler, NATO müttefiklerimizin ve stratejik ortakların güvenliği ve çıkarları pahasınadır. Tekrar ediyoruz ve vurguluyoruz! Türkiye bir ABD müttefiki değildir!”
Çok sayıda Helenik STK’nın yıllardır faaliyetlerini biliyoruz ama son yıllarda bu hareketlilik fevkalâde arttı!
Bir başka Helenik STK olan Amerikan Hellenic Institute de (AHI) 20'ye kadar Türk deniz gemisinin Kıbrıs'ı sardığını bildiren haberlerle ilgili şöyle bir açıklama yaptı:
AHI, Türkiye’nin ABD’nin Kürt güçlerine saldırmayı planladığı Kuzeydoğu Suriye’nin işgaline denk düşen Kıbrıs’ın özel ekonomik bölgesinde varlığındaki hızlı yükselişini şiddetle kınıyor.
AHI, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun bu haftanın başlarında Atina’ya yaptığı ziyarette “Yasadışı delme kabul edilemez” uyarısını memnuniyetle karşılamaktadır. Ayrıca AHI, Başkan Donald Trump’ın Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gelecek ay Beyaz Saray’ı ziyaret etme davetine de şiddetle karşı çıkıyor ve tüm ABD Kongresi'ndeki senatörleri Türkiye karşıtı eylemlere katılmaya davet ediyoruz
Bu tür faaliyetlerde genellikle ABD’li siyasetçilerin, senatörlerin katılımında artış da gözlemleniyor! ABD’de halen sürdürülen Türkiye’ye yaptırım dileklerinde bu tür Helen örgütlerinin çok etkin olduğu da gözleniyor. Bu tür STK’ların ortak noktaları şunlar: Türkiye’de Hıristiyanlar eziliyor, baskı altındadırlar söylemi, Patrikhane’nin Ekümenik statüsü ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması için Türkiye’ye baskı yapılması.
Bir başka STK da “Kıbrıs Mücadelesi Dünya Koordinasyon Komitesi”dir. (PSEKA) Bu grup 11 Ekim’de ABD Washington’da 35’inci toplantısını yaptı. PSEKA’nın bugüne kadar Kıbrıs üzerinden Türkiye aleyhine söylemleri vardı ama dinî konulara girmiyordu.
PSEKA Başkanı Philip Christopher, “Türkiye-Güvenilmez Müttefik” sloganı ile toplantıyı açtı! Söylemlerinde Trump karşıtlığı da yer aldı.
Toplantıda PSEKA üyeleri dışında çok sayıda Archon ve AHEPA üyesi ile ABD’de yaşayan Yunanlılar ve Rumlar ve din adamları ile senatörler katıldı.
PSEKA Başkanı Philip Christopher şöyle konuştu; “Amerikan vatandaşları olarak, Suriye'deki sözde barışı koruma operasyonlarına sessizce şahit oluyoruz. Müttefiklerimizi öldürmek için Suriye'yi işgal ediyorlar. Dünyayı IŞİD'in barbar ve terör eylemlerinden kurtarmak için Amerikan askerlerinin yanında savaşan ve 11 bin kişi kaybeden Kürtler öldürülüyor…
Bu sözde barışı koruma operasyonu bize 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs'ın yasadışı, acımasız Türk işgali işgalini hatırlatıyor, işgal altındaki Kıbrıs’ta Müslüman bir köktendinci devlet yaratan, 200 bin kişiyi evlerinden eden bir işgal.
O zamanki Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, adanın istila etmesi için Türkiye'ye yeşil ışık vermişti ve bugün de Başkan Trump, “Sonsuz Eşsiz Bilgeliği”nde yeşil ışığı diktatör Erdoğan’a veriyor. Ve müttefiklerimiz Kürtler katlediliyor!
Türkiye'nin eylemlerinin sonuçlarıyla yüzleşmesinin zamanı geldi. Birleşik Devletler Kongresi'ne yaptırım uygulamalarını ve insanlığa karşı işlenen suçlardan sorumlu olmalarını tavsiye ediyoruz!
Amerika Birleşik Devletleri'nin bölgedeki gerçek ve sadık müttefikleri İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs'tır.”
PSEKA toplantısında konuşan ABD Senatörü Robert Menendez ise “ABD’nin gerçek müttefiki, S-400 füze savunma sistemini satın almayı düşünmez ve F-35 programına bağlı kalırdı” dedi.
Senatör Menendez, ABD Kongre'sinin Kıbrıs'a uygulanan silah ambargosunun kaldırılması, Yunanistan - Kıbrıs - İsrail arasındaki üçlü işbirliğini desteklemek ve S-400 alımına devam etmesi halinde Türkiye aleyhine harekete geçmek için hazırlanan tasarıya destek verdiğini de ifade etti.
Görüldüğü üzere bu yazımızda son zamanlarda ABD’de yükselen ve senatörleri, siyasileri etkileyen “Helenik” faaliyetler söz konusudur. Bunların ortak noktaları; Patrikhane’ye tüzel kişilik kazandırmak, Heybeliada Ruhban Okulu’nu yeniden açtırmak! Görüldüğü gibi ABD’deki çoğu resmi kurum “Helenlerin” yakın takibindedir ve etki altındadır.
Son zamanlarda ortaya atılan, bildiğimiz ama fazla dillendirilmeyen bir kavram var! “Philhellen” (Helensever) Bu kavram bir başka deyişle “Grekofil”dir. (Slavca’da=Gırkoman)
Helen topluluklarının son birkaç ay içinde “Helenseverliği” de ön plana çıkarması ilgi çekici…
Bu bağlamda, bir başka Helenik STK olan Helenik İnisiyatif’in (THI) Başkanı George Stamas’a göre, 27 Eylül Cuma günü New York’ta düzenlenen 7. Yıllık Gala’sında 2.3 milyon dolardan fazla para topladı. ABD, Kanada, İngiltere, Avrupa ve Avustralya'dan 850'den fazla konuk bu galaya katıldı. Helenik İnisiyatif İcra Direktörü Peter Poulos ise “Bu yılki Gala, şimdiye dek elimizden gelenin en iyisini yaptı ve Yunan vatanına bağlanmak ve onu desteklemek isteyen Yunan diasporasının coşkusu ve adanmışlığının bir kanıtı oldu” dedi.
2012 yılında kurulan “Helenik İnisiyatif”, Yunanlılar için sürdürülebilir ekonomik iyileşme ve yenilenmeyi desteklemek için dünyadaki Yunan Diasporası ve “Philhellenes(Helenseverler) topluluğunu harekete geçirmek için çalışan bir kurumdur. Helenik İnisiyatif sürekli olarak Türkiye aleyhine, sözde Pontos soykırımını tanıtmaya çalışan ve Patrikhane için özgürlük adı altında kampanyalar yapan bir STK’dır.
Örnek olarak verdiğimiz Helenik İnisiyatif’in kuruluş sözleşmesinde “Philhellen” (Helensever) kavramı var. Ama bu güne kadar bu kavramı dillendirmeyen başta AHEPA olmak üzere diğer Helenik toplulukların söylemlerinde şimdi bunu sıkça kullanmaları dikkat çekiyor.
Onlarca Senatör ve Temsilciler Meclisi üyelerinin bir ağızdan Türkiye aleyhine konuşmaya başlaması çok sayıda STK’nın ortak söylemlerinde Patrikhane, Ekümenizm, Ruhban Okulu gibi başlıkların yer almasının endişe verici boyutlara vardığı kanaatindeyiz.
Koskoca ABD’nin 50 eyaletinin 46’sında, Senato ve Temsilciler Meclislerinde sanki bir kalemden çıkmış gibi Türkiye aleyhine Patrikhane karar tasarıları alınmış olması bu endişeyi artırıyor.
Örneklerin sonu yok! Bu makalede paylaştıklarımız bunların çok az bir kısmı. Ama son bir örnek verelim!
ABD Temsilciler Meclisi’ne 19 Ekim’de Patrik Bartholomeos’un ruhbanlığa girişinin 50. yıldönümünde onurlandırılması için verilen bir tasarı, geçtiğimiz 7 Ekim’de “HR0348” numara ile kabul edildi. Patrik Bartholomeos, 19 Ekim 1969'da rahip olarak kutsanmıştı.
Tasarıyı sunan Illinois Eyaleti Temsilcisi Darin LaHood, 7 Ekim’de yaptığı açıklamada, "Bugün Ekümenik Patrik Bartholomeos’u ruhbanlığının 50. yıldönümü için onurlandırmak istiyorum. Ekümenik Patrik Bartholomeos’un Amerikalılar ve dünyadaki tüm insanlar için yaptığı tüm iyilikler için minnettarım. Bartholomeos, bir kişinin olumlu çabalarının dahi sayısız insanın hayatında yararlı olabileceğini bize hatırlatıyor” şeklinde konuştu.
Kongre Üyesi Darin LaHood, Illinois’in 18. Kongre Bölgesini temsil ediyor. Kongreye seçilmeden önce de 37. yasama bölgesini temsil eden Illinois Senatosu üyesiydi. Darin LaHood, Barack Obama döneminde eski ABD Ulaştırma Bakanı Rayck LaHood'un oğludur.
SONUÇ:
30 seneye yakın takip ettiğimiz Patrikhane konusu, Eyalet Senato ve Temsilciler Meclisleri örneğimizde vurguladığımız gibi 2006’dan itibaren başlayan ve son birkaç yılda artan bir şekilde Türkiye’ye karşı kullanılan bir konudur.
Geçmiş yazılarımızda çıkardığımız sonuçlarda Evanjelist yoğun ABD’nin, Ortodoks Patrikhane’ye yıllardır verdiği destek için “Neden?” diye çokça düşündük…
Helenseverlik ya da Yunan hayranlığı ile Dünya Ortodoks nüfusunun büyük çoğunluğu bulunan Rusya’nın Ortodoks liderliğini ele geçirmemesi için ABD bu desteği veriyor düşüncesi hep ağır bastı.
ABD ve hatta AB tarafından Türkiye’ye yapılan Patrikhane baskılarında, Yunanistan’ın bir figür olduğunu ama baş aktör olmadığını, hatta bu son gelişmelerin ışığında Patrikhane’nin dahi bir figür olduğunu düşünüyoruz.
Bu kadar çok farklı yerlerden çıkan bu “Helenik” faaliyetleri Yunanistan da Patrikhane de bizce organize edemez ve yönetemez kanısındayız…
Bu işin başında mutlaka bir “Üst Akıl” var!
STK ve diğer “Helenik Oluşumlar” mutlaka bu “Üst Akıl”a etki yapıyorlar ama “Üst Akıl” da “Helen” kozunu Türkiye aleyhine kullanmaktan son derece mutlu!
Ne zaman nereden patlak verir bilinmez ama ABD ile ilişkilerimizde her zaman patlamaya hazır bir bomba bu…

[1] “Lambriniadis ve Artan Heybeliada Ruhban Okulu Baskısı

https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/teostrateji-arastirmalari-merkezi/lambriniadis-ve-artan-heybeliada-ruhban-okulu-baskisi


[2] ABD, Archonlar ve Dini Özgürlükler Raporunda Türkiye

[3] Archonların Türkiye’deki Endişe Verici Faaliyetleri”


[4] ABD'de Ekümeniklik Karar Tasarıları”

https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/teostrateji-arastirmalari-merkezi/abdde-ekumeniklik-karar-tasarilari

http://soyledik.com/tr/makale/7178/abdde-ekumeniklik-karar-tasarilari--bojidar-cipof.html

[5] ABD, Patrikhane ve Helenizm Trafiği-II



Daha geniş bilgi için “ABD, Patrikhane ve Helenizm Trafiği-IIadlı makalemizi de okuyunuz

[6] ABD Kuşatmasında Türkiye’ye Helenizm Baskısı

https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/teostrateji-arastirmalari-merkezi/abd-kusatmasinda-turkiye-ye-helenizm-baskisi

http://soyledik.com/tr/makale/7919/abd-kusatmasinda-turkiyeye-helenizm-baskisi--bojidar-cipof.html