Ayasofya’nın geçtiğimiz
24 Temmuz Cuma günü “Ayasofya-i
Kebir Camii” adıyla, 86 yıl
sonra yeniden ibadete açılmasının ardından müspet ya da menfi hayli tepkiler
oldu. Ayasofya’nın yeniden camii olarak faaliyete geçmesi ile birlikte en
önemli husus; Helenizm’in
ana doğması olan “Megali
İdea Doktrini”nin akamete uğramasıdır.
“Megali
İdea” Helenlerin “ütopik”
bir idealidir. Bir gün İstanbul’un yeniden “Konstantinopolis”
adı ile Bizans’ın başşehri olacağına dayanan saçma sapan bir idealden
bahsediyoruz!
Ayasofya’nın gündeme gelmesiyle birlikte “İstanbul'un Türk toprağı olmasını
sindiremeyenler olduğunu gözlemledik” Ayasofya’nın cami olarak
hizmete girmesi ile birlikte bu hazımsızlığın 567 yıldır
süregeldiğini de gördük…
1926 doğumlu Yunan ve Bizans tarihçisi, “Heleni
Glikaci Ahrweiler” Ayasofya'nın yeniden cami olarak ibadete
açılmasından birkaç gün önce yaptığı açıklama ile "Bizans
İmparatorluğu'nun ikinci kez çöküşü" nitelemesi yaptı. Heleni Glikaci Ahrweiler 2008’de
yapılan Büyük Yunanlı gösterisinde, tüm zamanların en büyük 100 Yunanlısı
arasında seçilmiştir. Akademik kariyeri burada yazmakla bitmeyecek kadar üst
düzeydedir ve bu bağlamda Heleni
Glikaci’nin Ayasofya'nın statüsünün değiştirilme kararıyla
ilgili olarak söylediği; “Tarihin
tekerrür ettiğini ve Bizans İmparatorluğu'nun ikinci kez çöktüğünü”
ifade etmesi önemlidir.
Bu süreçteki en komik beyan ise Papa Francis’ten geldi! Papa;
12 Temmuz Pazar günü St. Peter's Meydanı'nda gerçekleştirdiği pazar ayini
konuşmasında Ayasofya'nın ibadete açılmasından derin üzüntü duyduğunu açıkladı.
Ayinde Uluslararası Deniz Günü’nü kutlayan Papa Francis, denizcilere selam
ettikten sonra şunları söyledi: “Sevdiklerinden
ve ülkelerinden uzak olanla tüm deniz çalışanlarına sevgi dolu bir selam
veriyorum. Deniz ile düşüncelerimi İstanbul'a taşıyor. Ayasofya'yı düşünüyorum
ve çok acı çekiyorum”
Sayın Papa,
sizler değil miydiniz? 1204’te
Kudüs’e gitmek üzere toplanan Haçlı Ordusu’nu zengin Konstantinopolis’e
yönlendiren, şehirde taş üstünde taş bırakmayan! İstanbul’da başta kutsal
emanetler olmak üzere ne var ne yoksa her şeyi yağmalayan? Kadınlara, çocuklara
tecavüz eden? Bizans İmparatorluğu bu süreçte 57 sene
boyunca İznik’e sığındı. Sonunda Haçlılar İstanbul’dan alabilecekleri bir
ganimet kalmayınca kendileri gitmeye karar verdiler. İznik’e sığınmış Bizans
yönetimi dört duvar kalmış harabe şehre böylece geri gelebildi. Haçlıların
“Din Kardeşleri” Bizanslılara 57 sene boyunca
çektirdikleri zulmü unuttunuz da şimdi mi aklınıza “Ayasofya'yı
düşünüyorum ve çok acı çekiyorum” demek geldi? Oysaki
Ayasofya esas acıyı 1204’te
Haçlılardan görmüştü Papa Hazretleri!
Üç Ayasofya ve Megali İdea
Yunanistan bugünkü bildiğimiz coğrafyasında
tesadüfen kurulmuş, AB üyesi olmasına karşın “köktendinci”
bir ülkedir. Megali İdea’ya göre merkezi İstanbul olan “Büyük Yunanistan”ı kurmak
isterlerken bu amaç gerçekleşememiş ve 1814’te Filiki Eterya ile başlayan
süreç ile birlikte 1830’da
bugünkü coğrafyasında tesadüfen kurulmuş bir ülkedir. Yunanlılar bugünkü
coğrafyalarından pek mutlu değiller. Çünkü hayal edilen, bugün ayak bastığımız
İstanbul merkezli bir Yunanistan kurulmasıydı…
Megali İdea; özetle üç kıtada düşlenen Büyük Yunanistan’ı kurma hayalidir ve en
büyük özlem ise Marmara’nın ve Anadolu’nun Helenleştirilmesidir. “Poli” Yunancada “Şehir” anlamındadır. Ama bugün
Yunanistan’da “Poli”
kelimesi sadece İstanbul anlamını taşır. Bir kişi “Poli”
dediğinde birincil anlam İstanbul’dur. Bu bağlamda bir gün İstanbul’un yeniden “Konstantinopolis” adı ile
Bizans’ın başşehri olmasını hayal edenlerin İstanbul'un Türk toprağı olmasını
sindirememeleri doğaldır.
Megali İdea Doktrini’nde bir başka ütopik
beklenti de “Bir gün Üç Aya Sofya’da
tekrar ayin yapılabilirse, Megali İdea gerçekleşecektir”
şeklindedir.
Bunlar; İznik, İstanbul ve Trabzon’daki
Ayasofyalardır.
İznik Ayasofya: İznik’te
bulunan ve günümüzde camii olarak kullanılan bu yapı Romalılar döneminde
tapınak olarak kullanılıyordu. Hıristiyanlar açısından İznik’in önemi ise
MS.325 yılında 1. Hıristiyanlık Konsili’nin İznik’te ve “Baba, Oğul, Kutsal Ruh” gibi
Hıristiyanlığın en önemli kararlarının burada alınmış yapılmış olmasıdır.
Bugün İznik
Ayasofya Camii olarak bilinen yapı; Doğu Roma
İmparatorluğu döneminde, 7'nci yüzyılda inşa edilmiştir. Hıristiyanlıkta önemli
bir başka konsil olan 7. konsil 787 yılında
bu kilisede toplanmıştır. 1331'de Orhan Gazi tarafından camiye
dönüştürülmüştür. Megali İdea’nın “Üç
Ayasofya’da Ayin” yapılması şeklindeki ütopik beklenti maalesef
İznik için gerçekleşmiştir. 26 Aralık
2000’de Rum Patriği Bartholomeos’un 15 Ortodoks ülkenin
patrikleri ve dini liderleri ile ilgili ülkelerin İstanbul başkonsoloslarının
da iştiraki ile o zaman müze olan İznik Ayasofya’da bir öğle ayini yaptılar. O
dönemin İznik Belediye Başkanı tarafından ağırlandılar. İznik Ayasofya 6 Kasım
2011’den itibaren camii olarak faaliyettedir.
İstanbul Ayasofya: 2.
Ayasofya inşa tarihi sıralamasıyla bildiğimiz İstanbul’daki M.S. 532-537
yılları arasında inşa edilmiş olan Ayasofya’dır. İnşa tarihine bakıldığında
tarihi değerlilik olarak İznik daha üsttedir. Ancak İstanbul’daki Ayasofya
yüzyıllarca Bizans İmparatorluğu’nun ana kilisesi olarak hizmet vermiştir. Tüm
Dünya’daki Hıristiyanlar için de büyük önemi vardır. Helen kaynaklarında
Ayasofya’yı genelde “Minaresiz” fotoğraflarla
gösterirler.
Trabzon Ayasofya: 1024
tarihinde Trabzon İmparatorluğunu kuran Kral
1. Manuel Komnenos tarafından 1250 – 1260 yılları arasında
inşa edilmiştir. Bu Ayasofya o tarihte bölgede de egemen olan Komnenos
Hanedanı’nın, İstanbul’daki Ayasofya’ya rakip olarak yaptırdığı bir kilisedir.
Fatih Sultan Mehmed’in 1461’de Trabzon’u feth etmesinden sonra da bir süre
kilise olarak kullanılmış, 1584’te eklemeler yapılarak camiye dönüştürülmüştür.
1.Dünya Savaşı’nda Trabzon’u işgal eden Rus ordusu tarafından depo ve bir kısmı
da hastane olarak kullanılmıştır. 1960’a kadar camii olarak kullanılan yapı, 3
Haziran 2013’te Kültür Bakanlığı tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğüne teslim
edildi. Ardından vakıf kaydından açılan mahkeme kararı ile 28 Haziran 2013’te
tekrar camii statüsü aldı ve ardından uzun bir restorasyon süreci başladı. 28
Temmuz 2020’de “Ayasofya-i Sağir Cami-i
Şerifi” adıyla yeniden camii olarak faaliyete başladı.
22 Temmuz’da İstanbul Ayasofya’nın camii olarak
faaliyete girmesinin hemen ardından 28 Temmuz’da Trabzon Ayasofya’nın da camii
olarak faaliyete girmesi ile birlikte Megali İdea’nın “Bir gün Üç Aya Sofya’da tekrar ayin
yapılabilirse, Megali İdea gerçekleşecektir” hayali suya
düşmüştür.
Buna bağlı olarak “Megali
İdea Doktrini” bitmiştir de diyebiliriz.
ABD Başpiskoposu Elpidophoros Lambriniadis
Geçtiğimiz sene ilk kez bir Türk Vatandaşı “ABD Başpiskoposu” olmuştu.
Başpiskopos Elpidophoros Lambriniadis de ilgili en üst mertebeden Ayasofya ile
ilgili olarak Türkiye’yi protesto edenler arasında yer almakta! Geçtiğimiz 23
Temmuz’da Ayasofya’nın tekrar müzeye döndürülmesi ile ilgili yürüttüğü
çalışmalar kapsamında, Beyaz Saray'da ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile bir araya
geldi. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada Mike Pence ile randevusu olan
Elpidophoros’un Beyaz Saray’da bulunduğunu öğrenen Trump; program dışı olarak
Elpidophoros ve Mike Pence ile birlikte 15 dakika süren üçlü bir görüşme
yaptılar.
Bu arada şu hususa da dikkat çekmek gerekiyor.
ABD Başpiskoposu Türk Vatandaşı Elpidophoros
Lambriniadis bu görevden önce Bursa Metropoliti’ydi. Megali
İdea doktrinine göre “Üç
Ayasofya’da Ayin” yapılabilen tek yer Elpidophoros’un Bursa
metropoliti iken yetki alanında olan İznik’ti.
Elpidophoros’un Beyaz Saray’da basın
mensuplarına yaptığı açıklama aşağıdadır: “Başkan
Trump ve Başkan Yardımcısı Pence ile Beyaz Saray'da görüştüğüm için kendilerine
minnettarım ve Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesindeki ciddi dezavantajımızın
yanı sıra Ekümenik Patrikhane ve Rum Cemaati’nin dini özgürlükleri meseleleri
için de mevcut güvenlik endişelerini kendilerine bildirdim. Yarını (Cuma) yas
günü olarak açıklamamızı göz önünde bulundurarak, o esnada tüm Hıristiyanlara
dua edilmesi için ısrar ediyoruz. Ve ayrıca (Ayasofya
ile ilgili) mücadelemiz
hakkında eylemsel düşüncelerimizi de değerlendirmeleri için en üst düzeyde
hükümete taşıdık”
Elpidophoros 26 Temmuz’da BBC World Tonight’e
verdiği röportajda ise “Ayasofya
meselesi üzerinde çalışmayı asla bırakmayacağız” dedi.
Archonların Eylemleri
Patrikhane’nin en büyük destekçisi olan ABD
Archonları’nın Başkanı Anthony
J. Limberakis 24 Temmuz’da aşağıdaki metni ABD’deki tüm
Helen kanallarında yayınlayarak Türkiye aleyhine imza kampanyalı bir eylem
başlatmıştır.
Archonlara
çağrıdır; Ayasofya'nın yas gününe katılın, camiye dönüşümünü tersine çevirmek
için dilekçeyi imzalayın!
Sevgili
Archon Kardeşlerim
Bildiğiniz
gibi acı verici bir şekilde, 24 Temmuz Cuma günü Ayasofya'nın resmen cami
olacağı günde, yas ve keder günü olarak ABD Ortodoks Başpiskoposluğunun Kutsal
Sinodunun Üyeleri ve Başpiskopos Elpidophoros'un başkanlığında inançlarımızı gözlemlemeye çağırıyoruz.
Archonlar
olarak, Ana Kilisemiz Ekümenik Patrikhaneyi savunma ve Ekümenik
Patrikhanesi'nin önemini ve imtiyazlarını tüm dünyaya açıklama sorumluluğumuz
var. Buna istinaden, hepinizi Ortodoks Hıristiyanları Ayasofya için ciddi
görüşlerimize katılmaya ve diğer tüm Hıristiyanları da bu eyleme davet etmeye
çağırıyorum.
24 Temmuz
günü ABD’deki tüm kiliselerde çanları çalmak ve ilahiler okumak için
kullanalım, buna ön ayak olalım. Lütfen bu eyleme katılın. Lütfen ABD Hukuk ve
Adalet Merkezi'ne gidecek (ACLJ= American Center for Law and Justice)
dilekçeleri de imzalayınız;
Bu çağrı
sadece bizim değildir. Dünyadaki Helen diasporasına ve Helen Amerikan Liderlik
Konseyi’ne (HALC) ve AHEPA’nın Türkiye'ye yaptırım çağrısıdır.
Uluslararası
organları ve dünya hükümetlerini, Türk Hükümetinin Ayasofya'yı camiye
dönüştürme kararını tersine çevirmek için harekete geçmeye çağırıyoruz.
Bu akılsız
karar, Türkiye Hükümetinin dini hoşgörü ve dini özgürlüğe olan bağlılığı
üzerine gölge düşürüyor. Türk Hükümetinin kararı, Türkiye'nin zengin Hıristiyan
tarihini görmezden gelen ve Ekümenik Patrikhanesi ile o topraklarda yaşayan,
geri kalan Hıristiyanlarının dini özgürlüğünü daha da tehdit eden bir ezber
eylemidir. Türkiye bu eylem ile Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Fransa,
Yunanistan ve diğer birçok ülkeye meydan okudu.
İlgili dünya
organlarından acilen Türk Hükümetine bu kararı iptal etmeleri için baskı
yapmalarını ve Ayasofya'nın bin yılını bir Hıristiyan dua ve ibadet merkezi
olarak kabul etmelerini ve buna saygı göstermelerini rica ediyoruz.
Anthony J.
Limberakis
Helenler
ellerinden ne geldiyse yaptılar, nafile de olsa yapacaklar da…
Ne var ki, 24 Temmuz’da “Ayasofya-i Kebir Camii”nin
İstanbul’da ve 28 Temmuz’da “Ayasofya-i
Sağir Cami-i Şerifi”nin Trabzon’da açılması ile “Megali İdea” bitmiştir.
--------------------