Hıristiyanlığın Katolik ve Ortodoks
mezhepleri arasında, bu mezheplerin ortaya çıkışından itibaren bir ayrışma ve
kavga görülmektedir. 1054 yılında Katolik ve Ortodokslar karşılıklı olarak
birbirlerini aforoz ettiler ve bu küslük 1964’te Papa 6.Paul ile Patrik
Athenagoras arasında Kudüs’te yapılan bir dostluk anlaşması
ile sona erdi. Geçtiğimiz 25 Mayıs Pazar günü
Papa 1.Francis ve Patrik Bartholomeos, Kudüs’te bir araya gelerek bu barışmanın
50. Yılını 1964’te iki kilisenin barıştığı noktada andılar ve ortak
bir deklarasyona imza attılar. Her iki din
adamı bu buluşmanın dışında Kudüs ve bölgede çeşitli temaslarda bulundular.
Katolik ve Ortodoks mezhepleri arasında
asırlarca süren kavga ve bu kavganın neticesindeki ayrışma; zaman zaman
belirgin, zaman zaman ise el altından faaliyetler şeklinde süregelirken Papa
9.Leon 1054 Yılında İstanbul’a bir heyet gönderdi.
Kardinal Umberto başkanlığındaki bu heyet Bizans
Patriği tarafından kabul edilmiş, ancak heyet başkanı Kardinal Umberto, iki
mezhep arasında ortak nokta ve karşılıklı anlam ortamı oluşturmak yerine,
Patriğin huzurunda uyulması gereken kurallara bile uymamış, ona karşı emredici
bir tavır takınmıştı. Bunun üzerine Bizans
Patriği kardinali huzurdan kovarak bir daha kabul etmedi. Kardinal Umberto ise
15 Temmuz 1054'te, Patrik ve diğer rütbeli din adamlarını Papa adına aforoz
eden bir belgeyi Ayasofya'da okuduktan sonra İstanbul'dan ayrıldı. Akabinde ise
Bizans Patriği de hemen Sen Sinod’u (Dinî
Kurul) topladı ve mütekabiliyet olarak Vatikan’ı aforoz etti. Böylelikle
her iki Kilise arasında asırlardır süregelen anlaşmazlıklar, birbirlerini
karşılıklı aforoz edecek noktaya gelmiş oldu.
Bu süreç; 1204 yılında, Kudüs’e gitmek
üzere yola çıkan Haçlı Ordusu’nun Kudüs yerine yön değiştirerek
Konstantinopolis’i ele geçirmesi ile sonuçlandı. 4. Haçlı
Seferi olarak bilinen bu süreç; Papa 3. Innocentius’un Kudüs’ü kurtarmak adına
topladığı ordunun, başta Venedik Dükü Enrico Dandolo ve 4. Haçlı Seferi’ne
yağma için katılan diğer soyluların gözlerini ihtişam içindeki Konstantinopolis’e
çevirmeleri ile sonuçlandı ve Haçlı Ordusu şehri ele geçirilerek “Konstantinopolis Latin İmparatorluğu”
kuruldu.
Bizans
İmparatorluğu ve kilise İznik’e sığındılar ve ancak 57 sene sonra Latinlerin
kendi istekleri ile şehri terk etmelerinden sonra geri gelebildiler. Latinler Konstantinopolis’i
boşaltırken taş taş üstüne bırakmadılar ve burada bulunan, Hıristiyanlığın ne
kadar dinî mirası ve kutsal emanetleri varsa yağmaladılar ve hepsini götürdüler.
(Bu kutsal emanetler halen
Vatikan’dadır.)
Katolik ve
Ortodokslar 1204’ten sonra zaman zaman bu karşılıklı yapılan aforozu ortadan
kaldırma çabaları gösterdiler ise de yazımızın başında belirttiğimiz gibi kavga
1964’e kadar sürdü.
1024’teki
karşılıklı aforoz sürecine
gelinceye kadar da Hıristiyanlar arasında çok sorunlar vardı. Dinî
anlaşmazlıkları ve görüş farklılıklarını gidermek adına tarihsel süreç içinde
genel konsiller düzenlenmiş, bunlardan bazıları müştereken, bazıları ise sadece
Katolik ya da Ortodokslar tarafından kabul edilmiştir.
Katolikler ile Ortodoksların 1204’teki
ayrışmasına kadar olan konsiller kronolojik olarak şöyledir:
325 İznik Konsili: İznik Konsili’ni
hem dinî hem de siyasi açıdan ayrı ayrı irdelemek gerekir. Çünkü o tarihte
Hıristiyanlığın serbest bırakılması tamamen siyasi bir olgudur. İmparator 1.
Konstantin (Gaius Flavius Valerius Aurelius Constantinus )
Hıristiyanlığı serbest bırakmış, bunda annesi Elena’nın ise çok fazla payı
olmuştur.
Konstantin’in Hıristiyanlığı serbest
bırakmasındaki en büyük etken; kitlelerin inanç ile baskı altına alınması ve
yönetilmesindeki kolaylıktır. Ancak bu kolaylık bir şekilde kaybolmaya
başlamıştı! Çünkü henüz din ile ilgili birçok kavramın tam olarak oturmadığı
yıllarda, İskenderiye’den yükselen bir akım olan “Ariusçuluk” İmparatoru ve din adamlarını rahatsız etmeye
başlamıştı. Bu akım din bilgini İskenderiye’li Rahip Arius’un, Oğul’u Baba’ya
bağlayarak, o güne değin kabul edilenin bir hata olduğu ile bu hataya diyalektik
bir formül kazandırmasıydı. İznik Konsili, birçok etken ile birlikte esasta,
kitleleri dalga dalga sarmaya başlayan ve de Roma’yı korkutan Arius’çu akıma
karşı tertiplenmiştir. Bu konsilde; başta “Teslis”
unsuru (Baba, Oğul, Kutsal Ruh) olmak
üzere Hıristiyanlığın birçok temel amentüsü karara bağlandı. (Amentü= İman etmek için
inanılması lazım olan esaslar)
Bu konsilde kabul edilen “Baba Oğul ve Kutsal Ruh” kavramına bir
Hıristiyan karşıysa sapkındır, din dışıdır.
Ancak bu kavramın doğruluğu kadar bir de kabul ediliş biçimi hâlâ
tartışma konusudur. Çünkü bu konsili yöneten İmparator 1. Konstantin o esnada
Hıristiyan değildi ve “Ateş Kültü”ne
tapmaktaydı. Kaynaklarda 1. Konstantin’in hasta yatağında, son nefesini verirken,
Hıristiyan olduğu yazılıdır. (Bunun o
esnada orada bulunan papazların uydurmuş olabileceği de asırlardır tartışılır.)
1. Konstantin, ilk genel konsilde henüz Hıristiyan
değildir ama bu gün de geçerli olan Hıristiyanlığın ana kuralları, onun isteği
ve yönetimindeki İznik Konsili’nde karara bağlanmıştır ki bu da asırlardır
Hıristiyan din bilimcileri tarafından tartışılan bir başka konudur.
381 Birinci
İstanbul Konsili
431 Birinci Efes
Konsili:
İskenderiye, İstanbul ve Antakya arasındaki rekabet ile İskenderiye’nin
üstünlük iddialarına karşı düzenlendi.
451 Kadıköy Konsili
553 İkinci İstanbul
Konsili
680 Üçüncü İstanbul
Konsili
787 İkinci İznik
Konsili
869 Dördüncü
İstanbul Konsili
Papa
1.Francis bu ziyaret öncesinde yaptığı açıklamalarda, ziyaret ile
ilgili iki amacının olduğunu belirterek, “Bu kesinlikle dinî amaçlı bir gezidir”
demişti. Gezinin amacını ise şöyle açıklamıştı: Çeşitli görüşmelerin ardından, Papa
6. Paulus ve Patrik Atenagoras'ın Kudüs'te buluşmalarının 50. yıldönümünde Patrik
Bartholomeos ve bölgedeki diğer
Hıristiyan din önderleri ile bir araya gelmek ve acı çeken kutsal topraklarda
barış için dua etmek!
Papa
1.Francis bu 3
günlük ziyaret kapsamında, bu söyleminin aksine; Ürdün, Filistin ve İsrail’de
çeşitli siyasi görüşmeler ve ziyaretler de gerçekleştirdi. Bu seyahat; Papa’nın
seçildikten sonra gerçekleştirdiği Brezilya seyahatinin ardından yaptığı ikinci
yurt dışı ziyarettir. 72 saat olarak planlanan bu seyahat boyunca Papa 3 ayin
yönetti ve 14 konuşma yaptı. Bu seyahatin Vatikan Tarihi’nde bir ilki de var! İlk
kez bir Papa'ya, seyahati boyunca bir Müslüman ve bir Yahudi din adamı eşlik etti.
Bu kişilerin Papa'nın Arjantin'den arkadaşları olduğu açıklandı. (İmam Omar Abboud ve Haham Abraham Skorka)
Papa Ürdün'de Kral 2. Abdullah ve Kraliçe
Rania tarafından törenle karşılandı. Ürdün'ün başkenti
Amman’da stadyumda düzenlenen bir toplu ayine katıldı. Daha sonra Hz. İsa’nın
vaftiz olduğu Ürdün Nehri kıyısındaki Mitas’a geçti ve Deyr Latin Kilisesi’nde
Suriye ve Iraklı mülteciler ve özürlü yakınlarıyla görüştü. Ed-Dehişe
Kampı'ndaki çocuklarla bir araya geldi. Pazar sabahı Ürdün’den özel bir
helikopterle Beytüllahim’e gidildi ve burada Filistin Devlet Başkanı Mahmud
Abbas ile bir görüşme gerçekleşti. Doğuş
Kilisesi'ndeki ayine de katılan Papa Francis, Pazartesi sabahı ise Kudüs
Müftüsü Muhammed Hüseyin ile birlikte Mescid-i Aksa’yı ve Ağlama Duvarı’nı ziyaret
etti.
Papa
1.Francis Kudüs’ü ziyaret eden dördüncü papadır. Bu ziyaret
öncesinde ise Siyonizm’in mimarı olan
Teodor Herlz'in mezarını da ziyaret edeceği açıklanmış ve bu büyük bir tepki almıştı.
Vatikan
Devlet Sekreteri Kardinal Pietro Parolin başta olmak üzere Vatikan yetkilileri
ve çok sayıda gazeteci de bu seyahatte Papa’ya eşlik ettiler.
Bu seyahatin bir diğer özelliği ise, başta
Patrik Bartholomeos başta olmak üzere bölge kiliselerinin temsilcileriyle dinî bir
buluşma da tertiplenmesi ve 1964’teki barışmanın 50. Yılının kutlanmasıydı ki Rum
Patriği Bartholomeos ile Papa görüştüler ve ardından ortak bir deklarasyon verdiler.
Bartholomeos da kendi programı dâhilinde, Soykırım
Müzesi’ni (Yad Vashem) ziyaret etti
ve ardından İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres ve Filistin
Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüşmeler yaptı. Patrik Bartholomeos, Siyonizm’in mimarı Teodor
Herlz anısına yapılmış olan ormana da ağaç
dikti.
8 Haziran’da, Papa Franciscus’un ev
sahipliğinde İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile Filistin Devlet Başkanı
Mahmud Abbas Vatikan’da bir araya gelecekler ve bir dua zirvesi
gerçekleştireceklerdir. “Vatican Insider” adlı internet
sitesindeki bir habere göre Papa bu zirveye Patrik Bartholomeos'u da davet
etmiştir. 8 Haziran aynı zamanda Hıristiyanların başlıca bayramlarından
olan Pentekost Bayramı ile Yahudilerin Şaloş Bayramı’na da denk gelmektedir.