Yürürlükte
olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 1982 Anayasası’nın 3. Maddesi şöyledir:
“Türkiye
Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı,
şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî
Marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti
Ankara’dır.”
Bu
yazımızda; Dünya'nın en güzel birkaç dilinden biri olan Türkçe'nin,
başta internet olmak üzere, yaygın iletişim araçları ya da imkânları
vasıtasıyla “nasıl” ve “neden” yozlaştırıldığını irdelemek istiyoruz.
Çağın
nimetleri olan, cep telefonları ve internet kullanıcılarının büyük bir bölümü,
dilimizi yozlaştırıyorlar ve maalesef “mutasyon”a uğramış bir “ucube”
yaratılıyor.
Bu
ucube; cep telefonlarının sms fonksiyonu ve internet üzerindeki yapılan yazışmalarla
ortaya çıkan “sanalda yazışma alışkanlığı” ya da başka bir tanımla
oluşan tuhaf bir “jargon”dur.
“Dünya’nın
en güzel birkaç dilinden biri Türkçedir” dersek, bu tamamen duygusal
bir söylem değil, aynı zamanda tam olarak bir realitedir. “Türkçe” gerçekten
de çok önemli bir dildir ve sahip olduğu muazzam kelime kapasitesi ve içeriği
ile başkaca hiçbir sanal ifade kullanmaya gereksinim yoktur. Kuralları içinde;
“Türkçe” ile ifade edilemeyecek hiçbir ifade ve duygu da bu bağlamda
yoktur.
Mamafih,
içinde özenti barındıran sosyal davranışlarda ki bu etki/tepki salt Türkiye’de
değil Dünya genelinin sosyal bir sıkıntısıdır. Birileri bir davranış biçimi
ortaya koyarsa, bu şekilde davranmayı sosyalleşme, modernleşme ya da
çağdaşlaşma sanmak ve bu şekilde davranmaya başlamak tüm ülkelerin bir
realitesidir.
En
çok “dejenere” toplumlarda görülen bu tarz etki/tepkilerin büyük ölçüde
kaynağı; Amerika ve zenci toplumudur. Dans, yürüyüş biçimi,
argo konuşma, saygısızlık ve birçok diğer erdemsel eksiklikleri; psikolojik
sorunların en çok olduğu ve sokaklarda yaşayan sıra dışı insanların protest
davranışlarından ortaya çıkan alışkanlıkları yapmak, biraz evvel de
değindiğimiz gibi sosyalleşme, modernleşme ya da çağdaşlaşma ölçütü görerek
uygulamak zorunda mıyız?
Bu
tabi ki salt Amerika değil Avrupa ülkelerinden de Dünya’ya ihraç edilmektedir.
Çok uzun bir yazı olmaması açısından, şimdi bazı kısa örneklemeler yapacağız!
Sonra ise bunu biraz da biz kaba bir şekilde analiz edecek ve bu suretle
dilimizi yozlaştıranların gerçeği görmesini sağlamaya çalışacağız. Ya da o çok
bilinen söylemle; ”Kral Çıplak” dedirtebilirsek belki bir fayda da tesis
etmiş olunabilir.
Bu
mutasyonel şekilde yazışarak güzelim Türkçeyi katledenlerin sosyal paylaşım
sitelerinde, Ata, Bayrak, Harita fotoğraflarının altına, üstüne sloganlar
yazarak, bir de üstüne üstlük çok kaba bir davranışla “paylaşmayan şey olsun”
babında bir takım yazılar da ekleyerek “sözde” Türkçe cengâverleri
olmaya hakları yoktur!
Evvela
yozlaşma kelimelerin kısaltılması ile başladı...
İlk
başta ya da halen bunları anlamak için ya o yozlaştırıcı jargona dâhil olmak ya
da “gizli şifreler” içeren yazılarda kullanılan ”kriptoloji”
biliminde ihtisas sahibi olmak gerek...
Kriptoloji,
kriptografi, kriptoanaliz, bunlar devlet sırlarının transferinde, diplomatik ve
askeri bilgilerin ulaşmasında kullanılan terimlerdir. En çok bilinen de
Almanların 2. Cihan Savaşı’nda kullandıkları şifre makinesi “Enigma”dır.
Bugün
artık bu fevkalade ihtisas gerektiren iş için casus ya da devlet erbabı olmaya
gerek yok. Zira el birliği ile bunu ihtisasını internetten alıyoruz.
Slm,
tşkr, teşkk, kib, aeo ve
diğer birçok kısaltmaları herkes biliyor ve kötü olan da artık bu tür yazma
şekli bireylerde bir “refleks” halini aldı.
Türkçenin
kurallarında bu var mı? Ama herkes böyle yapıyor siz de yapmalısınız değil mi?
“Sağ
ol” yerine “saol”. Yahu
muhterem bir yumuşak “ğ” de yaz ne olur?
Yeni
bir “mutasyonel” dalga daha geliyor. Güzel yerine artık “güselll”
yazıyorlar ve buna alışkanlık da başladı. “Vay” yerine ise “way”
yerleşti.
Hey
bireyler lisanımızda “W” yok! Siz buna alıştıysanız iki değil on iki
dile de alışın ve “yaygara” etmeyin.
Bir
de “İskandinav” ya da “Runik Alfabe”den alınan harfler moda!
Ercüment=
“ΣRCÜMΣИТ”,
Emre=
“€mRe”,
Volkan
yerine “ωσℓкαη”,
Pınar
yerine “ρıиaя” ... v.s...v.s...
Harflerin
ters yazıldığı şu fontlar da var: N yerine “И”, A yerine “Λ” ve
bir harf büyük, bir harf küçük yazılarla chat ve sohbet edenler de
azımsanamaz...
Ağız,
şive, lehçe her dilde vardır ama yazı dilinde değil... Konuşurken “gelcem”
dersiniz ama yazarken “geleceğim”den başka bir yazım tekniği yoktur.
Coşku,
sevinç ve diğer belirtmeler için ifadeler var. Hadi neyse bunlar grafik suratlar
olduğu için özel bir yazıda yazdınız. Ama şu nedir yahu: “hahahahahahaha”.
Bunun adı görüntü kirliği değil, bunun adı; “siz dilimizin içine ettiniz.”
İnternetle
sonradan buluşanlar ve interneti Facebook, sohbet ve chatten ibaret sananlar,
kendilerine “erkek” ya da “kadın” arayanlar, işi gücü olmadığı
bir yaşında, bir şekilde bir bilgisayar edinip, hangi tuşa basacağını da
öğrendikten sonra “sanal geyik”ten son derece memnun ve mutlu olanlar
elbirliği ile Türkçenin içine siz de ettiniz...
Sizlerin
gündemdeki iki dil tartışmasında sayfalarınızda; Ata, Bayrak, harita eşliğinde
sloganlar atarak, “paylaşmayan ne olsun” ekiyle ahkâm kesmeye hakkınız
yok... Sizler ki bu dil yozlaşmasının birer parçası ve müsebbibisiniz, sizler
ki bu yaşa gelmiş de “de, da, mısın, musun, mi, mu” eklerini
harflerle yapışık yazmanın dil kurallarına aykırı olduğunu öğrenememişsiniz; ne
hakkınız var şimdi Türkçeyi savunmaya.
Sizler
Dünya’nın en güzel dili olan Türkçenin katilleri yozlaştırıcıları değil
misiniz?
Bari
bunu eski deyişle ”mahremiyet” çerçevesinde, özel mesajlarınızda yapın
da üstüne bir de teşhirci” olmayınız...
Siz
evet siz! “Anne” ve “babalar”, siz evet siz “nineler”
ve dedeler”; yaş “kemale” erdikten sonra edindiğiniz ve
tuşlarına basmayı, “evlatlarınızdan” ve “torunlarınızdan”
öğrendiğiniz bilgisayarların sahipleri!
Sizin
okula giden evlatlarınıza, sizin okula giden torunlarınıza; onların
öğretmenlerinin de bu mutasyona uğramış dilbilgisi ile “Türkçe öğretmelerine”
razıysanız o zaman sorun yok!
Zira
sizin bir de evlat ve torunlarınıza “örnek” olma gibi bir asli göreviniz
var! Onlar da Facebook’ta ve sosyal paylaşım sitelerindeler. Onlar sizin
sayfalarınıza bakıyorlar. Annem, babam, ninem, dedem ne yaptı diye sizi
izliyorlar ve bu doğal bir tepkidir. Bakıyorlar bunu iyice bilin...
Siz
kötü örnekler! Kötü örnek olmaya devam edecekseniz, sorumlu olduğunuz bu
evlatlara o zaman “küfürler” de öğretin.
Zira;
argo, geyik ve Türkçenin içine etmenin nasıl olduğunu zaten başta sizler
öğretiyorsunuz...
Türkçe
adına slogan atmaya, paylaşımlar yapmaya hakkınız da yok!
Çünkü
biraz daha bu “mutasyona” el vermeye devam ederseniz ortaya “patagonca”
ya da bambaşka bir dil çıkacak ve bunun müsebbibi kimdir diye de sormayın.
Bir
aynaya bakın! Orada kim varsa “müsebbip” odur...
Velhasıl,
evlada toruna “iyi örnek” olan da odur...
Bojidar
Çipof
6 Aralık 2010