BU YAZI DİZİMİZ; 5 BÖLÜM VE GÜN AŞIRI OLARAK YAYINLANACAKTIR. LÜTFEN DİĞER BÖLÜMLERİ DE TAKİP EDİNİZ. YAZARIN MASONLUK HAKKINDAKİ DEĞERLENDİRMESİ “SONUÇ” KISMINDA YAPILACAKTIR.
1.
DÖNEM
Osmanlı
topraklarında ilk masonik faaliyetler Sultan 3. Ahmet (1703-1730) devrinde
başladı. Burada bulunan yabancı masonların kendi obediyanslarına bağlı
localarda masonik çalışmalar yapmaya başladıkları bilinmektedir. Zamanla
Osmanlı vatandaşı gayrimüslimler ile görev icabı yurtdışına giden devlet
memurları da mason olmaya başladılar. Örneğin, 1720 yılında, Fransa’ya “Fevkalade
Büyükelçi” olarak atanan “Yirmisekiz Mehmet Çelebi” ile
oğlu “Sait Çelebi” ilk Türk masonları arasındadır. Osmanlı
topraklarında kurulan mason localarının 1738 yılından itibaren; İstanbul, İzmir,
Halep ve daha birçok şehirde faaliyet göstermek oldukları, çeşitli masonik
kaynaklarda yer alır.
Masonluğun
Osmanlı hudutlarında yayılması “Kırım Harbi” (1853-1856)
ve sonrasında artar. Bu dönem aynı zamanda, Osmanlı Devleti’nin Batı’lı güçlere
çok fazla taviz verdiği bir dönemdir. Kırım Harbi sonrasında ülkeye gelen,
İngiliz, Fransız ve Kuzey Doğu İtalyan Devleti askerleri, ülkede bulunan
yabancı tacirler ve görev icabı bulunan yabancı diplomatlar vasıtasıyla
Osmanlı’da masonik faaliyetler artmış ve yabancı obediyanslara bağlı olarak
çalışan localar kurulmaya başlanmıştır.
24 Haziran 1861’de Prens Halim Paşa “Kadim ve Makbul İskoç Riti’nin Şuraî Alî-î Osmanî’si” adı altında ilk Türk “Suprem Konseyi”ni (ya da sadece Yüksek Şüra olarak tanımlanır) kurdu.
(Halim Paşa; Sait Halim Paşa’nın babası,
Mısır Hidiv’i İsmail Paşa’nın yeğenidir.)
Osmanlı
topraklarında çalışan localar, ilk zamanlarda yabancı bir büyük locaya (obediyansa) bağlı
olarak çalışmaktaydılar. 1861’de kurulan Suprem Konsey; çalışma yapacak yeterli
sayıda mason bulamadığı için uzun ömürlü olamadı ve bir müddet sonra masonik
tabir ile uykuya yattı. Uykuya yatış tarihi tam olarak bilinmemektedir. Sadece,
1861’de kuruluşu ile ilgili ve 1869’da Dünya masonları tarafından kabul
edildiğine (tanındığına) ait belgeler vardır ve bundan ötürü
de uykuya yatış tarihinin 1869’dan daha sonraki bir yılda olması gerekir.
1869’dan
sonra ve birazdan açıklanacak olan yeniden yapılanmanın (reorganizasyon) yapıldığı
1909 tarihleri arasında ortaya nasıl bir varlık koyduğu hakkında ise çok az
bilgi/belge vardır.
Masonlar;
bir sebeple gittikleri ülkelerde, kendi ülkelerine bağlı bir masonluk
yapılanması orada yoksa kendi obediyanslarına bağlı olarak masonik çalışmalar,
toplantılar, hatta üye alımları dahi yapmışlardır. Osmanlı topraklarında
görevle bulunan masonlar -başta diplomatlar ve yabancı tacirler- da
bu şekilde masonik çalışmalar yaptılar. Masonluk için genel bir tanımlama ile
en başarılı olarak Batı’nın eski müstemleke ülkelerinde faaliyet
sergilemiştir.
Osmanlı belki şeklen bir İngiliz,
Fransız ya da İtalyan müstemlekesi hiç olmamıştır, fakat kapitülasyonlar ve büyük maddi borçları nedeniyle zaten
gırtlağı bir müstemlekeden daha fazla sıkılmış ve çok zor durumda olduğu da
hatırlanmalıdır.
23 Haziran 1863’de
İngiltere Büyük Locası’na bağlı olarak “L’union
d’Orient” Locası İstanbul’da kuruldu ve Türkiye’deki tüm masonları bir
araya getirmeyi amaçladığı ilân etti. Saraya çok yakın bir hukukçu olan “Louis Amiable”, bu locanın üstadı
muhteremi olduğunda ilk iş olarak Fransızca olan ritüelleri Türkçeye
çevirtti.
Bu
locaya zaman içinde Osmanlı Devleti içindeki kilit mevkilere bulunan (başta
asker) masonlar katılmaya başladılar. Örneğin: 1869 matrikülünde; (kısaca
üye kütüğü denebilir) Sadrazam İsmail Ethem Paşa, Birinci Yaver Rauf Bey
gibi yüksek mevkilerde bulunan toplam 15 kişi bu locada üye görünmektedir. Bu
locanın, (kendilerince) çok başarılı çalışmalar yapması üzerine 4-18
dereceler arasında çalışmalar yapması için bu locanın uzantısı olarak bir de
şapitr kuruldu.
Burada
dikkat edilmesi gereken şu husus vardır: 4 ve üzeri derecelerde çalışma yapmak
üzere 1861’de Prens Halim Paşa tarafından kurulan “Kadim ve Makbul İskoç
Riti’nin Şuraî Alî-î Osmanî’si” adı altındaki Türk Suprem
Konseyi’nin, çalışmalarını sürdüremediğinden dolayı uykuya yattığını
belirtmiştik. Zira bu oluşuma katılacak mason bulunamamıştı, ancak enteresan
olan da yabancı kökenli bir mason oluşumu kendine pekâlâ üye bulabiliyor ve
örgütlenebiliyordu.
Bu
dönemde ayrıca İngiliz Masonluğu’na bağlı localarda, o locaya bağlı “Royal
Arch” şapitrleri de kurulmaya başlandı. Bunu da çok kısaca açmak
gerekirse İngiliz Masonluğu; 4 ve üzeri dereceleri yadsıyan ama içinde de
barındıran bir sistemdir. Bu bir tezat olarak algılanabilir ki öyledir…
İngiltere
Büyük Locası; geçmişten bu güne değin, kendini masonluğun anası sayma
itiyadındadır. Üst dereceli çalışmaları yukarıda belirttiğimiz gibi bu söylemle
tezat da teşkil etse engellemez (üst derecelerin ayrı bir dernek olduğunu
önceki bölümde belirtmiştik) ama yadsır.
Ve
bu bağlamda, İngiliz Masonluğu çerçevesinde; 3. Dereceden devamla ortaya çıkan
“Royal Arch” oluşumunu da destekler. Royal Arch sistemi; bu kadar
basit ve bu kadar kısa tanımlanamayacak ve çok karmaşık bir konudur.
(Bu
husus; ancak Dünya Masonluk Tarihi başlığında bir çalışma içinde
irdelenebilir. Burada sadece çok kısa bir vurgu yaptık)
Bunlara
bir örnek olarak; 20 Eylül 1865 tarihinde 107 berat numarası ile kurulan, “Thistle
Of The East Royal Arch Şapitri”ni ve 16 Haziran 1869’da kurulan, “Homer
Royal Arch Şapitr”ini gösterebiliriz. İrlanda Büyük Locası’na bağlı
olarak, 22 Kasım 1864’de Büyükdere’de kurulan, Leinster Locası’nın, Royal Arch
Şapitr’i de 5 Ekim 1867’de kuruldu. 25 Temmuz 1871’de ise Büyükdere’den
Hasköy’e taşındı. Göründüğü gibi İngiliz masonlar Osmanlı topraklarında
fevkalade aktiftiler…
O
tarihte konsolosluk ve elçiliklerin Büyükdere ve Sarıyer’de bulunduğunu da
vurgulamak gerekir. Nedenini tam olarak tespit edemediğimiz bir başka yerleşim
alanı ise Hasköy’dür. Şu an itibariyle (bilinen) en eski
masonik haberi ihtiva eden bir belge, arşivimizde bulunan “Levant Times”
adlı bir gazetedir.
Bu
gazetenin 1 Kasım 1871 tarihli sayısında; “Hasköy Mekanik Enstitüsü”nün
üst katında kurulan “Kalkedonya” adlı bir loca hakkında bir haber
bulunmaktadır. Haberde; locanın muhteşem mobilyalara sahip olduğu ve bu locaya
bağlı masonların, açılış gününde Okmeydanı üzerinden Hasköy’e kadar üzerlerinde
masonluk kuşamlarıyla yaptıkları bir yürüyüş anlatılmaktadır. Beyoğlu’nda
basılan ve İngilizce ile Fransızca olarak basılan bu gazetenin başlığı şu
şekildedir:
“Osmanlı
İmparatorluğu’nda ilk mason mabedini kurmak şerefi Hasköy’de yaşayan İngiliz
Kolonisi’ne nasip oldu.”
Prodos (Terrakki) Locası,
15 Ekim 1575’de Fransa Büyük Locası’na hitaben yazdığı bir mektupla Tarlabaşı
Kalyoncu Kulluk’ta yeni bir binada çalışmaya başlayacağını belirtmektedir.
Etoile de Bosphore, Ser Muhterem Şapitri ve İtalya Risorta Locası’na bağlı bir
locanın da aynı mason mabedini kullanacağı bu mektupta belirtilmiştir.
“Sultan
5. Murad” da bu locada tekris (Masonluğa alınma töreni) olmuştur.
Sultan 5. Murad’ın masonluk kuşamı (regalye) Yıldız Sarayı
envanterinde bulunmaktadır.
2.
DÖNEM
Türkiye’de
masonluk tarihini esas ilgilendiren gelişmeler 2. Dönem’den itibaren başlar.
1908’de
2. Meşrutiyet ilan edildi. Türk masonları da oluşan bu özgür atmosferi
değerlendirerek, kendi derneklerini kurmak üzere harekete geçtiler, “Şuraî
Alî-î Osmanî”yi” tekrar örgütlemek ve uyandırmak için çalışmalar
başladı. İtalya ve Fransa Suprem konseyleri, bu organizasyonu gerçekleştirmek
için talip oldular. Fakat bu görev Belçika’ya verildi. Belçika Suprem
Konseyi’nin önderliğinde, Belçika, Fransa, İtalya, İsviçre ve Macaristan Suprem
konseylerinin ortak bir bildirisi ile de çalışmalar başlatıldı.
Bu
süreç içinde, 1907’de kurulan Mısır Suprem Konseyi’nin, Türkiye ile olan
tarihsel ve ırksal soy bağı göz önüne alınarak organizasyonu yönetmesi
benimsendi. Mısır Suprem Konseyi’nin bir mensubu ve 33. Dereceyi Mısır’da almış
olan, “Prens Aziz Hasan Paşa” bu iş için görevlendirildi. Vatan
Locası mensubu olan Hasan Paşa; Prens Halim Paşa’nın yeğeni ve o tarihte
Selimiye Kışlası Tümen Komutanı’ydı. Hasan Paşa’dan başka o dönem Avrupa’da çok
tanınmış bir mason olan “Joseph Sakakini” de bu organizasyonun gözlemcisi
olarak tayin edildi.
Bir
suprem konseyin varlığını ortaya koyması ve sürdürmesi için 33.ler konseyinde
en az dokuz 33 dereceli mason olması gerekmektedir. Hatta dokuz sayısına pek
itibar edilmez. Çünkü bir vefat durumunda dernek “kadük” (düşme)
duruma girer. 3 Mart 1909’da şu masonlar 33. Dereceye yükseltildiler:
Mehmet
Talat Sai (Talat Paşa), Mithat Şükrü Bleda, Nesim Mazelyah, Asım Bey,
Fuat Hulusi Demirelli, Mehmet Cavit, Rıza Teyfik Bölükbaşı, Michel Noradunkyan,
Osman Adil Bey ve Mehmet Arif.
Böylece
Türk Masonluğu’nun teşkilatlanma süreci başladı. Bu masonlar, aynı gün, “Kadim
ve Makbul İskoç Riti’nin Şuraî Alî-î Osmanî’sinin Yeniden Uyandırılışı
(Reorganizasyon) Zaptı”nı imzaladılar ve masonik yasalara uygun olarak
yeni bir “Suprem Konsey” oluşturmak üzere faaliyete geçtiler.
29
Haziran 1909’da yapılan oturumda Büyük Loca Yönetim Kurulu oluşturuldu ve şu
masonlar göreve seçildiler:
Prens
Aziz Hasan Paşa Büyük Hâkim Amir (Grand Komandör),
Mehmet
Cavit Büyük Hâkim Amir Kaymakamı (Yardımcı),
Talat
Paşa Umumi Büyük Müfettiş,
Mithat
Şükrü Bleda Büyük Hatip ve
David
Kohen Büyük Sekreter.
Gözlemci
Joseph Sakakini de yapılan seçimin “1786 Masonik Yasaları”nda
suprem konseylere tanınan imtiyazları içeren maddesine uygun olduğunu belirti
ve seçimi onayladı. Başta İngiltere olmak üzere Anglosakson ülkelerin suprem
konseyleri bu oluşuma hemen karşı çıktılar. Fransızca olarak yazılan bu
tutanakta, kısaca Türk Masonluğu’nun bir tarihçesi de yer almaktadır.
Üst derecelerin oluşumunu
tamamlayan Türk masonlar 4-33 derecelerin reorganizasyonunu (Suprem
Konsey) tamamlayınca bu kez de bu kez de 1-3 derecelerin çalışması için
bir “Büyük Loca” kurulması için
faaliyete geçtiler. 9 Temmuz tarihli şu davetiye ile masonlar birleşmeye davet
edildiler:
“İskoçya Atik ve makbul İti’ne
göre 1861’de muntazam bir surette teşekkül etmiş ve 1869’da Cenubi Amerika’nın
Charleston Şehri’nde kâîn Müttehit Şuraî Alîler Validesi olan Şuraî Alî
tarafından da tanınmış olan bütün Osmanlı İmparatorluğu Şuraî Alîsi; imparatorluk
dâhilîlinde mesleğin nazım kuvveti olmak salâhiyetiyle umum masonları ayın on
üçüncü günü saat 10’da David J. Kohen’in Galata’da Noradunkyan Hanı’ndaki
yazıhanesine davet ediyor.”
13
Temmuz’da yapılan toplantıda en kısa zamanda bir “Büyük Maşrık” (Büyük
Loca) kurulması kararlaştırıldı. 1 Ağustos Pazar günü Beyoğlu’nda Hocapulos
Pasajı’nda bulunan yabancı masonlarca kullanılan bir locada 29 kişi olarak
toplanıldı ve “Büyük Maşrık” resmen kuruldu. İlk büyük üstad
olarak da Talat Paşa seçildi.
Burada
ilginç bir ayrıntı da var! O esnada henüz “Cemiyetler Kanunu”
(Dernekler Yasası) daha ilân edilmemişti. 2. Meşrutiyet’in getirdiği
serbestîlerden biri olan “Cemiyetler Kanunu” 15 gün
sonra, 16 Ağustos 1909’da yürürlüğe girmiştir.
Bir
büyük locanın mason yasalarına göre kurulması ve bir obediyans olarak da
tanımlanması için en az yedi locaya gereksinim vardır. Bu yasaya uyuldu ve
Büyük Maşrık’ın oluşumunda şu yedi loca yer aldı:
Vatan,
Muhibbanı Hürriyet, Vefa, Şafak, Resne, Terakki ve İttikah Hakiki Muhibleri ve
Uhuvveti Osmaniye.
1
Kasım 1909’da Büyük Maşrık ile Suprem Konsey arasında bir konkordato imzalandı
ve yazının ilk bölümünde anlatılan teşkilatlanmanın gereği olarak 2 dernek
halinde ve 1. Dereceden 33. Dereceye kadar olan masonik sistem tamamlandı.
1909’dan,
sonraki bölümlerde görüleceği gibi 1935’te Türkiye’de masonluğun uykuya
yatmasına kadar, bugün Türkiye hudutları içinde olmayan birkaç şehir de dâhil
olmak üzere toplam 65 loca kuruldu.
LÜTFEN
SONRAKİ BÖLÜMLERİ DE TAKİP EDİNİZ…