15 Aralık 2010 Çarşamba

ŞARAP ÜZERİNE


Şarapla ilgili, internete girildiğinde tarihsel geçmiş hakkında çokça ama farklı bilgiler var. Bu içecek; insanoğlunun fermantasyonu keşfetmesiyle başlayan tarihsel serüveninden itibaren bugün de sofralarımızda yer almakta. Aslında M.Ö. hangi yılda başladığı çok mu önemli diye de sorulur. Zira M.Ö. 3000 ile 5000 arasında bir süreçten bahsediliyor. Bira ile ilgili olarak; Mısır tabletlerinde bilgiler bulunduğu ise çok net bir bilgidir ve bu konuda tespit edilen tarih de M.Ö. 7000’dir. Anlaşılıyor ki Mısır firavunları birayı çok severlermiş.


Burada akla gelen şu soru da var: Fermantasyonu bularak, arpadan bira üreten insanoğlu daha kolay bir yöntem olan üzümle mayalanmayı ve bunun sonucunda şıra ve şarap üretmeyi ne zaman buldu?

Bu noktada daha fazla tarihsel veri ve esas köken hakkındaki son sözü şarap tarihçilerine bırakarak, üzümün yetiştiği her yerde fermantasyonu keşfeden insanoğlunun şarap yapmış olması olasılığından yola çıkarak, “Dünya’nın çok farklı bölgelerinde ve çok farklı cins ve çok farklı tekniklerle şarap üretilmiştir” dememiz; sanırız ki doğru bir tespittir. 


Anadolu Toprakları” da bu doğrultuda şarabın ana vatanlarından birisidir. Antik Yunan, Hitit, Mezopotamya üzerinde gelmiş geçmiş uygarlıklar şarap üretmişlerdir. Nitekim bu konuda çok fazla sayıda arkeolojik bulgular, şarap saklamak için yapılmış amforalar müzelerde çokça mevcut. Bu konuda ülkemizdeki “Tekel” yasasından ötürü şarapçılık; önemli hamlesini çok da eski olmayan son yıllarda yapmıştır. Tabi ki rakı ile kıyaslandığında “Tekel”’den ötürü daha erken “Özgür” olan şarapçılığımız; bu gün Dünya’nın önemli şarap üreticisi ülkelerden geri kalmamaktadır. 

Şarap; bir kültürdür ve Medeniyet Tarihi’nde önemli yeri olan bir üründür. Şarabın üretilmesi kadar da tüketilmesi de bir kültürdür. Gurme gözüyle baktığımızda ise gurmeliğin, et, balık, peynir, zeytin ve zeytinyağı gibi temel besinler arasında Dünya genelinde; global anlamda kabul gören tek içki şaraptır. (Viski, kanyak, bira gibi içki çeşitlerini elbette yadsımıyoruz.) Bu gün Dünya’da şarabın bu kadar yaygın tüketimi olmasında; Hıristiyanlıkta ve kilise ritüellerinde kırmızı şarabın yer alması ve su ekmekle birleşerek ayinlerde sunulan “Komünyon”u teşkil etmesi de büyük bir etki sağlamıştır. 

Hitit metinlerinde; “wiyanna” olarak yer alan şarap, Antik Yunanda “oinos” olarak telaffuz edilmiş, bu gün İngilizcede “wine” denmesinin temeli buradan gelmektedir. Hititlerde şarapçılık o kadar önemli bir iştir ki eski arkeolojik kazılardan yola çıkarak; ülkede “Şarap Başı”lığın (Gal Gestin) çok önemli bir ünvan olduğunu anlıyoruz. Başında şarap salkımı olan heykeller de bu bağlamda o devirde çok ünlü olsalar gerek ki günümüzde arkeolojik azılardan çıkarılmış bu kadar çok eserler bulunmaktadır. 

Mitoloji”de de şarap önemlidir ve Şarap Tanrısı “Diyonisos”tur. Diyonisos’un vatanının Trakya olduğunu da burada anımsatalım. Ve bu bağlamda yaşadığı var sayılan yerlerin; Ege’de Urla, Çeşme ve civarları ile Trakya’da Mürefte ve Gaziköy çevreleri olduğunu da belirtelim. Bu yerlerin tarihte çok önemli bağ ve şarapçılık merkezleri olduğu bir gerçektir. Bu kısa makalemizde şarabın tarihçesi ile ilgili zaman yolculuğuna daha fazla yer ayırmak tabi ki mümkün değil. Ama bu paragrafı; aslında bugün Dünya’da şarap denince akla gelen başta Fransa gibi ülkelerde bir Şarap Tanrısı yaşamadığını ve şarabın Tanrısının bu topraklar üzerinde bulunduğunu belirtmek için yazdık. 

Belki Tekel’den, belki de içkinin dini inanışlara göre haram olmasından ötürüdür ki bugün Fransa ile birlikte anılmıyoruz. Şarap üretimi ile paralel olarak şarap tüketimi de son zamanlarda çoğalmıştır. Ancak; yurdumuzda artık bağcılık ve şarapçılığın çok önemli sektörler olduğunu, bu iş alanlarında çok sayıda insanın ekmek yediğini ve son olarak da yerli üreticilerimizin yiten yıllara inat olsa gerek ki Dünya’nın şarapçılık endüstrilerinde üretim ve kalite olarak hızla tırmandığını gururla ifade edebiliriz. Şarapla sarhoş olanlara ya da ayyaşlara biz “şarapçı” deriz. Ama bu gün Dünya genelinde şarabı sarhoş olma adına tüketenlerin çok az bir yüzde olduğunu de vurgulayalım. Şarap içmek ve tabi  seçmek de gerçekten bir kültürdür. 

Bu yazımızda; şarabın ve üzümün türleri hakkında bir açılım yapmayacağız. Zira bu; başlı başına, hatta bir makalede tamamlanamayacak kadar büyük ya da geniş bir konudur. Ancak şarabın çok kısa olarak; “kırmızı”, “beyaz” ve “pembe” şaraplar olarak renklerine göre üç kategoriye ayrıldığını ve içeriğinde bulunan “şeker” oranına göre ise; “sek” (dry,kuru) “dömi sek” (yarı sek), “yarı tatlı” ve “tatlı” şaraplar olarak da dört kategoriye ayrıldığını belirtmek gereklidir. Tabi bir de şampanya gibi “köpüklü” ve alkol ve şeker oranını yükselterek üretilmiş bazı “özel” şaraplar olduğunu da ayrıca belirtmek gerekiyor. 


Lezzetiniz, sağlığınız ve mutluluğunuz eksik olmasın...

  

Bojidar Çipof   15 Aralık 2010