Her sene olduğu gibi bu
yıl da 30 Kasım’da Dünya’nın her yerinde Hazreti İsa’nın havarilerinden Aziz
Andreas’ın dinî günü kutlandı.
Rum Patrikhanesi Aziz
Andreas’ı (Andrew) kurucusu olarak
kabul ediyor ve Dünya’nın her yerinde kutlanan bu dinî gün İstanbul’da abartılı
bir şekilde kutlanıyor. Tarafsız tarih kaynaklarında ise Aziz Andreas’ın
Türkiye coğrafyasına geldiği ile ilgili somut bilgiler bulunmamaktadır.
Patrikhanenin Aziz
Andreas’ı kurucusu olarak kabul etmesi; Ekümeniklik iddiasının desteklemek içindir.
Bilindiği gibi Rum patrikhanesi, Türkiye topraklarında “Ekümenik” sıfatına sahip değildir. Bu iddia ya da tezi yıllardır
Türkiye’ye kabul ettirmek adına başta ABD olmak üzere dış güçler devrededirler
ki bunların en başta geleni ABD’li “Archon”
topluluğudur.
EKÜMENİKLİK
NEDİR?
Ekümenik
olmanın tek şartı Hazreti İsa’nın Havarilerinden biri tarafından kurulmuş olmaktır.
Dünya’da bu vasfa sahip olan, üç Ekümenik Patrikhane vardır. Bunlar;
İskenderiye, Antakya ve Roma’dır ve bunların yetki ile sınırları M.S. 325
yılında İznik’te toplanan ilk Ekümenik Konsil’de (İznik Konsili) tespit ve tayin edilmiştir. Bu konsilin IV-V-VI ve
VII. maddeleri bölgelerdeki Metropolitlerin ve Metropolitlik merkezlerinin
imtiyazlarına da ilişkindir.
Bizans döneminde
patrikler; imparatorun istediği gibi görevlendirdiği, istediği zaman görevden
aldığı kişilerdi. Rum Patrikhanesi’nin “Ekümenikliği”
Bizans imparatorlarının “İmperium sine
Patriarcha non staret” (Patriksiz
Krallık olmaz) söyleminden hareketle ortaya çıkmıştır. Bu unvan “dinî” değil “siyasi” bir unvandır ve bu gün de hâlâ siyasi amaçlarla
kullanılmaktadır.
Bizans’tan gelen dinî değil
de siyasi bir statü olarak Rum Patrikhanesi günümüzde birinci sıradadır ve Rum
Patrikhanesi “Eşitler Arasında Birinci”
olarak tanımlanır. Bu durum Bizans İmparatorlarının, “Başşehrin Kilisesini Siyasi
Anlamda Birinci Kılmak” zihniyetinden yola çıkarak verilmiştir ve dinî açıdan
doğru değildir. Çünkü Rum Patrikhanesi bir havari tarafından kurulmamış yani “Apostolik” bir kilise değildir. Bu
yazımızda matematik bir anlatımla Rum Patrikhanesi’nin neden Ekümenik
olmadığını da ortaya koyacağız.
Hıristiyanlık Tarihi’ne
baktığımızda; “Birinci” olarak İskenderiye, “İkinci” olarak Antakya ve
“Üçüncü” olarak “Roma” kiliseleri Ekümenik kiliselerdir.
Burada Antakya ile ilgili
kısa bir bilgi vermek gerekiyor. Antakya bizim bir ilimiz. Neden Suriye
topraklarındaki bir patrikhaneye “Antakya
Patrikhanesi” diyoruz? Antakya
Patrikliğinin neden Suriye topraklarında olduğunun cevabı ise kısaca, kuruluş
zamanında Antakya coğrafi bölgesinin Suriye coğrafyasındaki “Antioch” adlı bölgenin idari birimine
bağlı olmasıdır. Antakya, antik doğu Akdeniz'in en büyük şehirlerinden biriydi
ve 64 yılında Roma İmparatorluğu'na dâhil edildikten sonra önemli bir siyasi,
askeri, kültürel ve ticari merkez haline geldi. Bireylerin çoğu, Hazreti
İsa’nın da konuştuğu dil olan “Aramice”
ya da “Aramca” konuşurlardı. Bu dil olan
günümüzdeki “Süryani” dilinin
esasını da teşkil eder.
RUM
PATRİKHANESİ EKÜMENİK Mİ?
Rum Patrikhanesi’ni düz
mantıkla madem Havari Andreas kurdu. O zaman neden 325 İznik Konsili’nde Patrikhane olarak yer almadığı sorulmalıdır.
Konstantinopolis’in kuruluşuna kadar küçük bir kasaba olan “Bizantium”un sâdece bir papazlık
mertebesinde olduğu ve “Heraklia
Metropolitliği”ne (Marmara Ereğlisi) bağlı olduğu hakkında çok fazla kaynak vardır.
Bir başka anlatımla; 325
yılına kadar İstanbul Kilisesi bir piskoposluk bile değildir. 325’teki İznik
Konsili’nde Konstantinopolis Başpiskoposluğu olmuş asırlar içinde “Yeni Roma ile Ekümenik Patriği” sanını
almıştır.
Hazreti İsa’nın
peygamberliği 30 yaşında başlamış, 33 yaşında çarmıha gerilmiştir. Bu yazımızda
bahsi geçen havarileri yani yoldaşları da kendisinin yaşıtlarıdır.
Bu durumda çok basit
matematik ile havarilerin bir elli yıl daha yaşamış olduklarını varsayalım ki
bu kadar değil. Ortaya havarilerle ilgili daha ilk 100 yıla varmayan yaşam
serüvenleri çıkıyor.
Hazreti İsa’nın yoldaşlarından
biri olan Havari Andreas’ın MS.325 yılında yaşaması gibi bir durum söz konusu
olamayacağı gibi, bu gerçeğin ışığında İstanbul’da bir kilise kurması da söz
konusu olamaz.
Aynı matematiği öbür
taraftan da ele alalım. Madem İstanbul Kilisesi’ni Havari Andreas kurdu. Bu
durumda neden MS.325 yılında başpiskoposluktan bir üst kurum olan patrikhane
statüsündeki İstanbul Kilisesi’ni başpiskoposluk yaptılar. Bunun mantığı yok!
RUM
PATRİKHANESİ HUKUKEN EKÜMENİK Mİ?
2002 yılında Rum Patriği
Bartholomeos ve Patrikhane’nin 12 kişilik dini meclisi üyelerine (Sen Sinod) bir ceza davası açtım. Dava 13
Haziran 2007’de Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2007/5603 Karar no.su ile onaylandı.
Kararın “Ekümeniklik İddiasının Yasal
Dayanağı Yok” kısmı şöyledir:
Türkiye
topraklarında kalmasına izin verilen Patrikhane’nin, Anayasa’nın 2. Maddesine
göre “demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti” olan Türkiye Cumhuriyeti’nde,
“sadece belli bir azınlığa mensup kişiler üzerinde dini yetkileri haiz olan ve
tüzel kişiliği bulunmayan dini bir kurum” olduğuna dikkat çekilen gerekçede, şu
tespitler yapıldı:
Bu nedenledir ki
(Patrikhane), tamamen Türk Hukuku’na tabidir. Egemen bir devletin kendi
topraklarında yaşayan azınlıklara kendi vatandaşlarından farklı bir hukuk
uygulayarak çoğunluğa dahi tanımadığı bir takım ayrıcalıkları onlara tanımak
suretiyle özel bir statü vermesi, Anayasa’nın 10 Maddesinde gösterilen eşitlik
ilkesine açıkça aykırılık oluşturacağından kabul edilemez.
Bu nedenle Patrikhanenin
Ekümenik olduğu iddiasının yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. İstanbul
Valiliği’nin 6 Aralık 1923 tarihli yazılarından anlaşılacağı üzere,
Patrikhane’de dini ve ruhani seçimlere katılacak ve seçilecek kişilerin Türk
vatandaşı olmaları ve seçim sırasında Türkiye’de görevli bulunmaları
gerekmektedir. Bu husus da Patrikhane’nin Ekümenik sıfatının bulunmadığının
açık bir göstergesidir.
Patrik ve Patrikhane görevlilerinin sıfat ve
faaliyetlerine ilişkin olarak Türk Yasaları’na tabi oldukları ve yapmış
oldukları faaliyetlerin Türk yasalarına göre suç teşkil etmesi halinde Türk
Ceza Yasaları’na göre cezalandırılacakları tartışmasızdır.”
Tarafımızdan açılan
bu mahkeme sonucu; şu anda geçerli, hukuki bir içtihattır ve Rum
Patrikhanesi’nin Türkiye üzerinde Ekümenik olmadığının, sadece Türkiye’deki Rum
asıllı TC. Vatandaşlarının “Başpapazı”
olduğunun kuvvetli bir mesnetidir.
VATİKAN’IN
DURUŞU
Geçmişe baktığımızda
Vatikan’ın bu son seneye kadar Rum Patrikhanesi’nin “Bizi Aziz Andreas kurdu”
söylemine çok fazla itibar etmediği görülüyor.
Rum Patrikhanesi; Aziz
Andreas hikâyesinin içini doldurmak için elinden geldikçe kutlamalara Vatikan’ı
hatta Papaları da kutlamalara davet etmiştir. En son olarak Papa Francis 29
Kasım 2014’de İstanbul’a Rum Patriği’nin davetlisi olarak geldi.
Bu ziyarette Rum
Patrikhanesi Papa Francis’in ziyaretini olabilecek en üst seviyede lanse etti
ve bu ziyaret ile Aziz Andreas hikâyesinin Vatikan’ca teyit edildiğini sunmaya
çalıştı, algı yarattı.
Oysaki Papa Francis’in bu
ziyareti Vatikan haber kaynaklarında Vatikan’daki günlük rutin aktivitelerden
daha fazla yer bulmadı. Küçük haberler yapıldı. 2006’da önceki Papa
Benedictus’un ziyaretinde farklı bir şey yaşanmadı. Patrikhane bu ziyareti en
üst seviyede sunarken Papa Francis kapsamlı Türkiye ziyaretinin içindeki bir
program olarak geçiştirdi.
Papa
Francis’in 2014’teki ziyaretinden bu yana ne değişti? Çünkü an itibariyle Vatikan’ın
Rum Patrikhanesi’ne ciddi anlamda bir desteği görüyoruz.
Aziz Andreas’ın kardeşi
olan Aziz Peter Roma Kilisesi'ni Aziz Paul ile birlikte kuran İsa Mesih'in on
iki havarisinden biridir. Aziz Peter’in kemiklerinin bir kısmı Vatikan’dadır ve
bu kemikleri “kalıntı” olarak
nitelemektedirler.
30 Haziran'da Papa Francis
Rum Patrikhanesi'ni bile şaşırtan bir hareketle, Aziz Peter'e ait olan
kalıntıların bir kısmını İstanbul’a yollamıştı. Roma Kilisesi'nin
kurucularından olan Aziz Peter’in kalıntıları bu suretle ilk kez Vatikan'dan
çıkmış oldu.
Vatikan Televizyonu “Hıristiyanlığın
birliği için bir hediye olarak” Aziz Peter'in kalıntıların bir kısmının
Patrikhane’ye verildiğini açıkladı.
Papa Francis, bu kemik
kalıntıları vesilesi ile Patrik Bartholomeos'a yazdığı mektubunda; “Bu
nedenle Aziz Peter'in kalıntılarının bazı kısımlarını Konstantinopolis
Kilisesi'nin manevi kurucusu olarak onurlandırılmış Aziz Andreas'ın
kalıntılarının yanına yerleştirmenin son derece önemli olacağını düşündüm”
Papa Francis bu sözleri
ile Aziz Andreas’ı kesin olarak İstanbul Kilisesi’nin kurucusu saymakta olduğu
görülüyor.
Bu kadar keskin hatta Rum Patrikhanesi'ni
bile şaşırtan bu hareketin, Vatikan’ın pozisyon değişikliğinin altında ne
yatıyor.
Bir başka husus da bu sene
yapılan Aziz Andreas dini törenlerinde geçmiş yıllara istinaden çok daha fazla
Vatikan temsilcisi kardinal v.s. papaz katıldı. Rum Patrikhanesi ile Vatikan
ilişkilerinde başrolde Papalık
Konseyi Başkanı Kardinal Kurt Koch vardır.
Rum Patriği
Bartholomeos’un törenler sırasınca yaptığı konuşmada;
“Havariler Andreas ve Peter,
kilisemizin kurucularıdır. …Bütün Hıristiyanlar bu manevi alana aittir. Doğu ve
Batı kiliseleri bağımsız, kendi kendine yeten ve tercüman birimler değildir,
kendi başlarına anlaşılamazlar, ortaklaşa sahip oldukları ortak bir
gelenektendirler” dedi.
Patrik bu konuşmasında 40
yıldır çalışmakta oldukları Roma Katolik Kilisesi ile Ortodoks Kilisesi
arasındaki Uluslararası Teolojik Diyalog Komitesi’nin, önemli metinlerin
tartışılması konusundaki ilerlemeden duyduğu memnuniyeti de dile getirmiştir.
“Kiliselerimizin kuralları ve
diğer kanonik hükümlerinin doktrin düzeyinde anlaşmaya varılmasında
kullanılması ile bugün iki kilise arasındaki teolojik diyaloğun ilerlemesi
mümkün oldu. Dini bir toplumun tam olması için, kiliselerimiz arasında
kanonların karşılıklı olarak tanınması da gerekir. Geçtiğimiz Eylül’de Roma’da
Doğu Kiliseler Hukuku Derneği’nin 24. Uluslararası Konferansı’ndaki bu
husustaki görüşümüzü vurgulama fırsatımız oldu.
Papa Francis'in, Havari
Petrus'un kalıntılarından bir kısmını Patrikhane’ye bağışlamak için yaptığı son
jest bizim için çok değerlidir. Sevgili Kardinal Kurt Koch'un da belirttiği
gibi, “Azizlerin evrenselliği kiliseler arasındaki diyalog için mükemmel bir
fırsattır. Aziz Peter'in kalıntılarının Konstantinopolis'in Ekümenik Patrikliği'ne
gelmesi Havari Petrus'un Hristiyanlığın önde gelen bir kişiliği olduğu için
büyük bir nimettir. Papa Francis'in bu armağanı bize daha da yakınlaşmak için
yeni bir dönüm noktasıdır.
Törende Bartholomoes’un
ardından Papalık
Konseyi Başkanı Kardinal Kurt Koch da Papa Francis'in aşağıda
özeti bulunan İngilizce mesajını okumuştur.
Konstantinopolis
Başpiskoposu,
Ekümenik Patrik
Bartholomeos
Büyük ruhsal neşeyle ve
derin inanç ile Havari Petrus'un kardeşi Havari Andreas’ın şölenini kutlayan
Konstantinopolis Kilisesi'nin duasına katılıyorum. Manevi yakınlığım, bu yıl
bir kez daha tezahür ediyor. En sıcak selamlarımı, Kutsal Hazretlerinize,
Kutsal Sinodunuzun üyelerine, din adamlarına en iyi dileklerimle emanet ettiğim
Roma Kilisesi adına iletiyorum.
Doğu ve Batı Hristiyanları
arasında tam bir cemaatin yeniden kurulmasına yönelik çalışma taahhüdümüzü
sürdürme taahhüdümüzü sürdürme taahhüdümüzü sürdürmek için Katolik Kilisesi'nin
değişmez niyetinin güvencesini iletiyorum.
Bu yıl, Katolik Kilisesi
ve Ortodoks Kilisesi arasındaki Uluslararası Teolojik Diyalog Diyaloğu
Komisyonu'nun kuruluşunun, kırkıncı yıldönümünü kutladık. Uluslararası Ortak
Komisyon ileriye dönük birçok önemli adım attı.
Katolikler ve Ortodoks
arasında tam birliğin yeniden kurulması arayışı kesinlikle teolojik
diyaloglarla sınırlı değil, aynı zamanda diğer dini yaşam kanallarıyla da
gerçekleştiriliyor. Her şeyden önce ilişkilerimiz, karşılıklı saygı ve saygıya
dair gerçek jestlerle beslenir.
Katolik Kilisesi ve
Ortodoks Kilisesi, ortak girişimlerimiz tarafından onaylandığı üzere bu umut
verici yolculuğa çoktan başladı. Ayrıca yerel bağlamlarda, ortak ruhsal,
pastoral, kültürel ve hayırsever projelerde ve yaşamın günlük diyaloglarını
giderek daha fazla güçlendireceğimize inanıyorum.
İçten ve kardeşçe bir
dostluğa bağlı olduğum sevgili kardeşim, bunlar sadece kalbimi dolduran ve
sizinle birlikte bu keyifli günlerinde paylaşmak istediğim bazı umut ve
duygularım. Havari Andreas'a dua ederek herkese en iyi dileklerimi iletirim ve
sizinle Rabbimizde Mesih'te kutsal bir kucaklaşmaya bürünürüm.
Papa Francis
ABD’de sayısız sivil
toplum örgütünün, son aylarda Rum Patrikhanesi’ne destek adı altındaki Türkiye
aleyhtarı faaliyetlerini geçmiş makalelerimizde yazdık.
Bu örgütlere son aylarda
ABD Yahudi sivil toplum örgütlerinin de destek verdiğini, bir yandan Patrikhane
bir yandan Pontus üzerinden sayısız toplantılar, konferanslar v.s.
faaliyetlerle Türkiye aleyhtarı faaliyetlerin had safhaya vardığına dikkat
çektik.
Vatikan ile Rum
Patrikhanesi arasındaki bu yakınlaşmanın ilerleyen günlerde neler doğuracağını
ve bunun Türkiye’ye yansımasını da hep birlikte göreceğiz.