Rusya Devlet
Başkanı Vladimir Putin 27/28 Mayıs’ta Yunanistan’ı ziyaret ve Yunanistan
Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos ile Başbakan Aleksis Tsipras’la da görüştü.
Görüşmelerde ekonomik işbirliği, enerji konuları ve Doğu Akdeniz'deki gelişmeler
ele alındı. Putin bu siyasi görüşmeler kapsamında; Aynoroz’da bulunan bir Rus
manastırını da ziyaret etti
Putin son
yıllarda Rus Ortodoks Kilisesi’ne desteğini, siyasi amaçlarla daha fazla
kullanmaya başlamıştır. Bu gezide kendisine Rus Ortodoks Kilisesi Patriği
Kiril de eşlik etmekteydi ve Patrik Kiril ile birlikte Aynoroz’u da ziyaret
ettiler. Putin’in Yunanistan ziyareti aynı zamanda Aynoroz’da Rus Keşişliğinin
bininci yılına da denk geldiği için Rus Kilisesi açısından çok önemliydi ve
Patrik Kiril’in devlet başkanı ile birlikte diplomatik bir geziye iştirak
etmesi ziyareti daha önemlim kıldı.
Kuzeydoğu Yunanistan’ da,
Makedonya Bölgesi’nde bulunan ve kısaca “Aynoroz” olarak tanımlanan, Yunanistan’ın
içinde yarı otonom bir idari yapıda olan “Aynoroz Dağı Özerk Cumhuriyeti”;
Makedonya’dan Ege Denizi’ne uzanan Khalkidiki Yarımadası’nda üç dağlık bir
burun şeklindedir. “Athos” ya da “Agion Oros”
olarak bilinen bu bölge; 9. yüzyıldan bu yana Yunanistan’ın özel statüye sahip dinî bir merkezidir.
Bölgede, 17 Yunan
ve birer Rus, Bulgar ve Sırp olmak üzere toplam 20 büyük manastır
bulunmaktadır. Ayrıca bu manastırlara bağlı küçük kilisecikler ile keşişlerin
inzivaya çekildiği hücreler de vardır. Aynoroz
Dağı Özerk Cumhuriyeti; Yunan Anayasası’na göre idari olarak Karyes Valisi’ne
bağlıdır ve bu bölgeye Hıristiyan olmayanlar ve kadınlar giremez!
Yunanistan Anayasası’nda
3. ve 105. Maddeler Aynoroz’un statüsü ile ilgilidir. 3. Madde (3. Madde, II Bölüm: Kilise Devlet İlişkisi) özetle; Yunanistan’ın dininin Ortodoksluk
olduğunu ve dinin başının Konstantinopolis’te bulunduğunu belirtir. Burada Rum
Patrikhanesi “Ekümenik”
ve İstanbul da “Konstantinopolis”
olarak tanımlanmıştır.
105. Madde; Aynoroz yarı otonom bölgesinin idari yapısını ve bu
ruhani cumhuriyetin başkanının o an görevde olan Rum Patriği olduğunu belirler.
(105.
Madde, III Fasıl); Aynoroz rejimlerinin, detayları ile
çalışma şekilleri, devlet temsilcisinin işbirliği ile yirmi Kutsal Manastırdaki
idare şekli; Rum Patrikhanesi ile Yunanlılar Meclisi’nin onayladığı “Aynoroz Nizamnamesi”
ile belirlenmiştir. (105. Madde, IV Fasıl); Aynoroz’un
yönetim nizamnamelerine tam olarak uyulması için, dini açıdan Ekümenik
Patrikhane’nin yüksek murakabesi, idari ve emniyeti sağlamak açısından Devlet’in
mutlak yetkisi ve gözetimi altındadır.
Aynoroz’da Yunan
olmayan diğer bazı Ortodoks ülkelerin, kendi milli kiliselerine bağlı
manastırları da vardır. Bunlardan Ruslara ait manastırın adı “Sveti Panteleimon”dur ve bir adı da “Rustik”tir.
Onuncu asırda kurulan Bulgar manastırının adı “Zograf”,
Sırplarınki ise “Hilendar”dır.
Yıllar önce “İver”
ve “Gruzik” adlı Gürcü manastırları ise zaman içinde
Yunanlıların eline geçmiştir. Aynoroz’daki dinsel kanunlara (Kanon) göre bir manastırdaki başkeşiş orada yaşayan keşişlerce
seçilmektedir. Manastırların kapıları ise orada yaşamak isteyen keşişlere (Ortodoks olma dışında) şart koşulmadan
açıktır. “İver” ve “Gruzik” adlı Gürcü manastırlarının bu gün
Yunanlıların eline geçmiş olmasının nedeni bilinçli olarak o manastırlara
yerleşen Yunanlı keşişlerdir. Yunanistan Krallığı; Rusya’nın gücünden korktuğu
için tarihte böyle bir yola başvurmadığı gibi Rusya Bulgarların arkasında da
olduğu için Aynoroz’daki Bulgar Manastırı Zoğraf’ta da böyle bir durum söz
konusu olmamıştır.
Rusya asırlardır
kendini Ortodoksların hamisi saymıştır. Bunda Bizans İmparatoru’nun İstanbul’un
Fethi’nden önce askeri destek karşılığında Papalığın güdümüne girmeyi kabul etmesi
rol oynamıştır. Bu; bir anlamda Ortodoksluk ve Katolikliğin birleşmesi de
olacaktı. Fetihten öncesi son Paskalya Töreni de zaten bir Katolik Piskopos
tarafından icra edilmişti. Fetih tamamlanmasıydı bugün başka bir tarih yazılmış
olacaktı. İstanbul’un Fethi bu nedenle Dünya’da Hıristiyan Tarihi’ni de
değiştiren çok önemli bir hadisedir.
Bizans
İmparatorluğu’nun bu yaklaşımı Rusya tarafından dine ihanet olarak addedilerek
“Ortodoksların Hamisi” rolünü
üstlenmesine neden olmuştur. Tarihsel süreçte Osmanlı’nın da önemli bir hasmı
olan Rusya, Ortodoksluğu kullanarak Osmanlı’yı farklı zaman dilimlerinde hayli
zora sokmuştur. Rusların Panslavizm’in hamisi olması ve Ortodoksluk adına
Bulgarlara destek vererek Osmanlı’nın karşısına dikmesi de aynı şekilde kendine
biçtiği “Ortodoksların Hamisi”
rolünün bir parçasıdır. Bugün ise bu hamilik başka bir boyutla karşımızdadır ve
Rusya Ortadoğu’daki Ortodoksların hamisi rolündedir.
Aynoroz’da bir
Rus varlığı olan, “Sveti Panteleimon
Manastırı” (Aziz
Pandeleymon) Rusya için çok önemlidir. Dünya’daki en büyük Ortodoks
nüfus Rusya’dadır. Rusya’nın topraklarındaki en yaygın mezhep de Ortodoksluktur
ve Dünya Ortodokslarının yarısı bu ülkenin vatandaşıdır. Bu durumda kısaca şunu
demek mümkündür: “Rusya güçlüdür ve Rusya’da kilise de çok güçlüdür”
Rum Patriği Bartholomeos 7-12
Ekim 2011 arasında Aynoroz Bölgesi’ne bir ziyaret yapmış ve pek alışılmamış bir
şekilde Rusya için fevkalade önem arz eden Aziz Pandeleimon Manastırı’nı da
ziyaret etmişti. Geleneksel olarak geçmişte Aynoroz’a giden Rum patriklerinin
yapmadığı bu ziyaretin programı açıklandığında hemen Ruslar tepki gösterdiler.
Rum Patriği’nin 7-12 Ekim
2011’deki Aynoroz programı kapsamında Rus manastırını da ziyaret edecek olması
Rusya’da politik açıdan da tepkiye neden oldu. Bu ziyaretin hemen öncesinde, 30
Eylül 2011’de Rus Patriği Kiril, o zamanki Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ve
çok üst düzey bürokratların katılımı ile “Aziz
Pandeleimon Rus Manastırı Kültür ve Manevi Mirası Koruma Kurulu”
oluşturuldu ve bu manastırın rehabilitasyonu için çok büyük bir bütçe ayrıldı.
Putin’in 27/28 Mayıs Yunanistan gezisi
kapsamında Aynoroz’da Aziz Pandeleimon Manastırı’nı da ziyaret etmesi ise Yunan
medyasında bir gövde gösterisi olarak kabul edildi ve tepkiye neden oldu!
Bu tepki o kadar ileriye
gitti. Osmanlı dönemine atıfta bulunularak ve Aynoroz’un tarihsel süreçte
asırlardır Osmanlı yönetiminde olduğu belirtilerek; “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan Aynoroz’a bir ziyaret yaparsa, buna Putin’den daha fazla hakkı
vardır” şeklinde yazılar çıktı. Oysaki Aynoroz’a kadınlar ve Hıristiyan
olmayanlar giremez…
Rusya Devlet Başkanı
Putin; Başbakan Tsipras'la saatler süren bir görüşmesinin ardından muhalefetteki
muhafazakâr Yeni Demokrasi Partisi (Nea
Dimokratia) lideri Kyriakos Mitsotakis ile de bir araya geldi. Bu gezide
Putin; bir açıdan Aynoroz’daki Rus varlığının arkasında olduklarını göstermiş
ve bir başka açıdan ise Rusya’nın Dünya’daki en büyük Ortodoks nüfusa sahip
ülke olduğunu da Yunanistan’da vurgulamıştır.
Putin’in Yunanistan gezisi
siyasi olarak yaptığı görüşmeler açısından ve Başbakan Çipras'la uzun saatler
görüşmesi de fevkalâde önemlidir. Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile birlikte
yaptığı basın toplantısında ise Türkiye ile ilişkileri düzeltmek istediğini de
söyledi. Ama Türkiye'den düşürülen uçak konusunda hâlâ bir özür açıklaması gelmediğini
ve bunu beklediklerini de ifade etmiş, bir yandan teröristlerle mücadelede
Türkiye ile işbirliğine hazır olduğunu vurgularken, öte yandan düşürülen uçağın
ikinci pilotunun öldürülmesinin ise ”Savaş
Suçu” olduğunu söylemiştir.
Yunanistan’ın en büyük
gelir kaynağı turizmdir. Ancak geçtiğimiz on yıllarda Yunanistan turizm kaynaklarını
yenilemek için fazla çaba göstermedi ve tesisler eskidi. Bugün Yunanistan
turizmi bahis olduğunda, başta adalar olmak üzere salaş yerlerde tatil
yapanların cenneti şeklindedir. Oysaki son on yıllarda Türkiye’de şatafatlı ve
Dünya’daki servis kalitesi olarak çok yüksek beş yıldızlı tesisler yapıldı.
Sadece Yunanistan değil İtalya turizmi de tatilcilerin Türkiye’yi tercih
etmelerinden yara almıştır.
Rusya’nın Türkiye’ye karşı
bugünkü hasmane tavrı malumdur. Ve gayri resmi olarak, “Türkiye’ye gitmeyin, ticaret
yapmayın!” denmektedir. Rus Halkı ile bazı televizyon kanallarımızın
yaptığı röportajlarda, halkın Türkiye’de tatil yapmak istediği ama bunun için
çekindikleri ve tatilden sonra olumsuz bir durumla karşılaşmamak için, daha
açık bir ifade ile korktuklarından dolayı Türkiye tatillerini iptal ettikleri anlaşılmaktadır.
Rus Halkı’nın Türkiye dışında
tatil arayışlarına girmesinde “Korku
Faktörü” de bulunmaktadır.
Putin’in şu an dorukta
olan “Türkiye Kini” ise anlaşılıyor
ki Yunanistan’a turizm açısından yarayacaktır.
Bojidar Çipof
12 Haziran 2016