9 Eylül 2011 Cuma

RUM PATRİKHANESİ’NDE HAREKETLİLİK VAR!


Patrikhane’nin 12 kişilik bir dini meclisi (Sen Sinod) vardır ve bu mecliste “metropolit” dini rütbesinde olan papazlar görev yapar. Burada görev yapacak olan papazların, 6 Aralık 1923 tarihli ve 1092 sayılı bir valilik genelgesine göre; “Türkiye’de ikamet eden ve TV vatandaşı olan metropolitler olması” gerekliliği bulunmaktaydı. Bu süreçte; (1923’ten itibaren) Türk vatandaşı olmayan bir patrik ve din adamı da  zaten (resmen) görev yapmamıştı.

Rum Patriği Bartholomeos 2004’de ani bir kararla 12 kişilik Sen Sinod’da, 6 yabancı uyruklu din adamına görev verdi. 2004 itibariyle; Patrikhanede “20” civarında metropolit seviyesinde din adamı bulunuyordu. Buna rağmen “12 kişiyi tamamlayamıyoruz, eksiğimiz var” diye asılsız bir gerekçeyi ortaya attılar ve 17 kişilik bir listeyi TC vatandaşı yapmak üzere harekete geçtiler. 17 kişilik bu liste müracaat esnasında elendikten sonra 13’e indi. 

1500 kişiden az kalmış Rum Cemaati’nin dini ihtiyaçlarının karşılanması, amaçladıkları gaye ise bu papaz sayısı -kişi başına hesaplandığında- çok fazladır. Buradaki amaç; “Ekümenik Patrikhane”ye “maiyet” teminidir ve 2010 sonunda “çoğaldılar” ama bu da yetmedi.

13 kişi kabul edilir edilmez, 11 kişilik bir liste için daha Türkiye’den vatandaşlık talep edildi. 12 kişiyi tamamlamıyoruz diye 6 yabancı uyruklu papaz ile yasalarımızı delmişlerdi. 13 taze vatandaş papaz, Türk vatandaşlığı alınca normal olarak; o tarihte yapılan ve  28 Şubat 2011’e kadar sürecek görevlendirmeye yeni Türk vatandaşı olanların yer verilmesi gerekirdi. Ama böyle yapmadılar ve sadece bir taze vatandaş papazı kadroya alarak, yine 5 yabancı ile Sen Sinod çalışmalarına devam ettiler. 11 kişilik yeni listede ise bu 5 kişi de yer aldı. Bunları da TC yapmak için harekete geçtiler. Amaçları “daha da çoğalmak”tı.

Rum Patrikhanesi, Vatikan’ın karmaşık hiyerarşik yapısı içindeki ve Ortodokslukta metropolite eşdeğer sayılabilecek kardinal sayısı ile yarış halindedir. 

Metropolitlere verilen “sözde” görev bölgeleri ise Rumluğun “esamesi” kalmamış yerlerdir ve o coğrafi bölgelerin eski Bizans adları kullanılmaktadır. Belki bu tayinler, 15 -20 sene önce pek bir önem arz etmiyordu. Ancak Bartholomeos’un Patrik oluşundan sonraki dönemde, Anadolu’daki metruk kiliselerde ayinler yapılması çok arttı. Yerel yöneticiler de bu faaliyetlere turizm açısındaki getirilerini göz önüne alarak destek olmaktadırlar

Ağustos’un son haftasında, yukarıda bahsettiğimiz 11 kişilik listeden 6 kişinin TC vatandaşlığına alınması onaylandı ve vatandaş olma işlemleri başladı. Bu kişiler şunlardır:

1- Rethimnis ve Avlopotamu Metropoliti Evangelos Antonopoulos
2- Kidonias ve Apokoronau Metropoliti Emmanouil Papayannakis  
3- Hong-Kong Metropoliti Nektarios Tsilis
4- Almanya Metropoliti Augustin Lambardakis
5- Meksika ve Orta Amerika Metropoliti Georgios Anastasiadis
6- Leros ve 12 Ada Metropoliti Panagiotis Aravantios 

Henüz vatandaşlık izni alamayan ama muameleleri devam diğer 5 kişi ise şunlardır:

1- İspanya ve Portekiz Metropoliti Panagiotis Stavropoulos
2- Gortina ve Arkadia Metropoliti Dimitrios Doulofakis
3- Fransa Metropoliti Emmanuel Adamakis
4- Rodos Metropoliti Konstantinos Kogerakis
5- Girit Başpiskoposu Nikolaos Athanasiadis

Bu işlemler sürerken, Sen Sinod’da ise konuyu takip etmeyenlerin dikkatini hiç çekmeyecek bazı ayrıntılar baş gösterdi. Cunda Adası Metropolitliği; belki çok kişiye Ayvalık hudutları dâhilindeki bir beldeye ihdas edilmiş olarak algılanabilir. Oysaki Cunda Adası, Patrikhane’nin tarihsel seyrinde çok önemli bir noktadır. Osmanlı döneminde, daha Heybeliada Ruhban Okulu’nun olmadığı bir zaman diliminde, Papaz “İkonomos”un Osmanlı’yı kandırarak oluşturduğu “İlk Ruhban Okulu”  burada bulunmaktaydı. Ve önemli olan Ayvalık değil, Cunda (Alibey) Adası’dır. 

Birkaç yıl evvel, Ayvalık Cunda'da, Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç tarafından bir kilise restore edilmiş ve Coca Cola İcra Başkanı Muhtar Kent’in babası “Necdet Kent”in adı verilerek kütüphaneye dönüştürülmüştü.  Muhtar Kent de babasına ait 1500 kitabı buraya bağışlamış ve bu açılış Rum Patriği Bartholomeos tarafından onurlandırılmıştı.

Cunda Adası Metropoliti semboliktir ama burada görevli olan metropolit daima İlk Ruhban Okulu”na atfen, daima Heybeliada Ruhban Okulu’ndan da sorumlu metropolit olmaktaydı. Geçtiğimiz Ağustos’ta yapılan Sen Sinod toplantısında alınan kararlara göre bu gelenek artık değiştirildi. 

Bursa Metropoliti “Yanni Lambriniadis(Dini adı: Elpidophoros) artık Heybeliada Ruhban Okulu’ndan da sorumlu Başpapaz oldu. Bursa Metropoliti olan Elpidophoros, Mudanya bölgesinde bulunan “Zeytinbağı Beldesi”ndeki (Tirilye)  ve bir şahıs üzerine tapulu olan “Kemerli Kilise”yi  (Panagia Pantovasilissa) satın almak ve bu bölgede bir hareketlilik sağlamakla da görevlidir. 

Bu amaçla, 12 Ağustos’ta Bursa’ya giderek mülk sahibi olan “Deniz Korkmazer” ile görüşmüştür. Edindiğimiz bilgilere istinaden, “200.000 T.L”lik bir teklifte bulunmuş ama anlaşamamıştır. Bu kilisenin satın alma yoluyla elde edilip restorasyon yapılmasından sonra ise Rum Patriği Bartholomeos’un senede birkaç kez burada ayin yapma isteği de bilinmektedir.

Yeni çıkan “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname” ile “5737 sayılı Vakıflar Kanunu”na eklenen geçici madde ile “Azınlık Cemaatlerinin Mallarının İadesi” kapsamında, Vakıflar vasıtasıyla bu mülkü elde etme gayretleri olması da olasıdır. Zira geçen sene edindiğimiz bilgiler; bu kilisenin mülkü için “1 Milyon T.L.” değer biçildiği şeklindedir. 

Zira yeni yasa bu tür tapu iptallerine/devirlerine imkân verecektir. Nitekim daha yasa çıkmadan evvel bu bağlamda önemli bir gelişme de Gökçeada’da yaşanmıştır. “Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesi”; 4 Mayıs 2011’de, Çınarlı Mahallesi, Kadri Üçok 239 Ada 8 Parsel’de bulunan ve “Eray Dağınık” adına tescilli bir taşınmazla ilgili açılan Tapu İptal Davası’nı hükme bağlayarak bu taşınmazı “Theodoro Vulgarel” adına tescil etti. Şüphesiz bu taşınmaz; azınlık cemaati taşınmazı konumunda değildi ve bu mahkeme bir şahıs (gerçek kişi) adına açılmıştı. 

Ama burada atlanmaması gereken çok önemli şu husus da vardır: 

Askeri/Stratejik” hassasiyetler göz önüne alınarak çıkarılmış bir genelge ile Gökçeada’da, Müslüman bir şahsın malını Müslüman olmayan bir şahsa satması yasaktı. Bu genelge; Gökçeada’da yabancıların mülk edinmesini engelleme amacı ile çıkmıştı. Ama görülüyor ki yerel mahkeme kararıyla artık bir emsal devir var.