Yunanistan’ın Türkiye’ye yakın bölgelerinden dört
Metropolit (Papazlıkta üst bir rütbe) 2 Mart’ta Yunan
asker ve polisine destek için Türk-Yunan sınırı olan “Kastanies Sınır Kapısı”na giderek provokasyon yaptılar.
Bunlar Dimetoka, Orestias ve Soufli Metropoliti Damaskinos,
İskeçe ve Peritheorion Metropoliti Metropoliti Panteleimon,
Alexandroupolis (Dedeağaç) Metropoliti Anthimos ve
Maroneia ve Komotini (Gümülcine) Metropoliti Panteleimon’dur.
Kaynaklarda bu dört metropolitin “Türklerin yarattığı
kaos ile mücadele eden Yunan polis ve askerlerine moral ve dua desteği vermek
için” gittikleri yorumlanıyor.
Yunan basınında, dört Metropolitin ağzında ortak
söylem olarak aşağıdaki paragraf verilmiştir.
“Bugün buraya son birkaç gün içinde asker, polis,
itfaiye, Belediye çalışanları ve başkanları ile ülkemizin sınırlarını Türklerin
yarattığı kaostan korumak için mücadele eden tüm insanlara moral dileklerimizi
ve desteğimizi ifade etmek için geldik. İnsanlarımız kararlı ve iyi ruh
halindedirler.” Metropolitler (Sınır geçişlerinin
önlendiğini ifade ederek) “Barışın yeniden
sağlandığını görmek güzel.” dediler.
Bu organizasyonu yapan Dimetoka, Orestias ve Soufli
Metropoliti Damaskinos’tur. Bu konudaki sosyal medya
paylaşımlarında da Metropolit Damaskinos'un diğer üç metropoliti de organize
ederek 2 Mart’ta Kastanies Sınır Kapısı’na giderek gövde gösterisi yaptıkları
dile getirilmektedir.
Damaskinos 2 Mart’tan önce, 28 Şubat’ta Türkiye’nin
sınır kapılarını açmakla ilgili kararından bir gün sonra Yunanlı gazeteci Maria
Manaka’ya aşağıda özeti bulunan tepkisel bir röportaj vermişti.
Maria Manaka Metropolit
Damaskinos’dan bahsederken şöyle diyor: “Türkiye’nin yarattığı ‘yasadışı
göçmen silahlarıyla’ tanınmayan bir savaştan söz ediyoruz. Yunan silahlı
kuvvetlerinin Yunanistan ve Yunan halkının hakları için verdiği çılgınca çabayı
desteklerken, asker ve polislerimiz çok zor şartlarda ve güvende olmadan görev
yapmaktadır”
Metropolit Damaskinos'un basın açıklaması ise şu
şekildedir: “Sınırlarımızda meydana gelen olaylara sessiz ve kayıtsız
kalabilir miyiz? Silahlı kuvvetlerimiz ve Yunan sınır muhafızlarımız son
zamanlarda savaşıyor. Yasadışı göçmenlerden oluşan bir silahla acımasız bir
savaştır bu!
Anavatanımızın savunması ve halkımızın onuru için
mücadelede eden herkes için dua ediyoruz. Yerel topluluklar ve cemaatlerimiz
sınırlarımızı savunanlara sempati duyuyor"
Damaskinos ve diğer metropolitler belirli zamanlarda
ayin ya da başka bahanelerle Türkiye’ye giriş yapmakta!
Fener Rum Patrikhanesi ile birlikte (Zaten
hiyerarşi olarak Bartholomeos’a bağlıdırlar) Marmara Bölgesi ve
Anadolu’daki çeşitli bölgelerdeki metruk Rum kiliseleri üzerinden faaliyette
bulunmaktalar…
Bir örnek;
Nisan 2013’te Edirne'nin Uzunköprü ilçesinde restore
edilen Aziz Ioannis Kilisesi için (O zamanki) Uzunköprü
Belediye Başkanı Enis İşbilen yanına Dimetoka Metropoliti Damaskinos’u da
alarak Rum Partrikhanesi'nde Patrik Bartholomeos'u ziyaret etmişti. Yapılan
ziyarette Rum Patriği Bartholomeos ve Dimetoka Metropoliti Damaskinos açılması
düşünülen Eskiköy Sınır Kapısı için Uzunköprü Belediye Başkanı Enis İşbilen'e
destek sözü vermişlerdi.
Yukarıda önemli gördüğümüz için örnek verdiğimiz bu
ziyaret Damaskinos ve diğer üç metropolitin Türkiye’ye yaptığı onlarca
ziyaretten sadece biri!
Türkiye’de cirit atan, başta Damaskinos olmak üzere bu
Yunan metropolitler aynı zamanda Batı Trakya’daki Türklerle ilgili de her
fırsatta olumsuz yorumlarda bulunan ve hatta zaman zaman halkı Türkler aleyhine
kışkırtanların da arasında bulunuyorlar…
Alexandroupolis (Dedeağaç) Metropoliti Anthimos ise
sınırda yaptıkları şovun bir gün sonrasında SKAI TV’ye (ΣΚΑΙ) şöyle bir
beyanatta bulundu: “Çok sabır gösterdik. Hayırseverliğimizi de gösterdik ve
tüm dünyaya misafirperverliği gösterdik ve de öğrettik. İnsanlara Ortodoks
maneviyatımızı gösterdik ve onlara yardım ettik.
Komşu ülke (Türkiye) insan haklarına ve insan onuruna
karşı suç işlemektedir. Maskeleri düştü, tüm bu yıllar boyunca bizimle dalga
geçtiler.
Bu tuhaf bir savaş. Askerlerimizin ne fırlattıklarını
gördük. Sadece göz yaşartıcı gaz… Türk askeri ve polisi ise yazıyor. Aralarında
kadın ve çocukları olan bu sefil insanları nereden buldular?”
Bu beyanat çok ilginç; bir din adamı mülteciler
hakkında “bu sefil insanları nereden buldular?”
diyebiliyor. Bahse konu olan insan ve bu sözde din adamı, görevi iyiliği ve
merhameti öğretmek olan bu sözde din adamı mazlum mülteciler için “bu
sefil insanları nereden buldular?” demekte…
Anthimos da Damaskinos ve
diğer metropolitler gibi belirli zamanlarda ayin ya da başka bahanelerle
Türkiye’ye giriş yapmakta!
Batı Trakya’da Türkiye Aleyhine Davranışta Bulunan
Sadece Yunan/Rum Papazlar mı?
Yunanistan tarafından atanmış Müftü Halil
Cihad’ın Türkiye’den Yunanistan’a geçmeye çalışan mültecilerle ilgili
beyanatına bakalım!
Gümülcine’de Yunanistan tarafından atanmış olan Müftü
Halil Cihad; Kastanies Sınır Kapısı’ndaki gelişmelerle ilgili bir açıklama
yaptı. 2 Mart’ta “Xanti Press Ajansı”nda çıkan haberin özeti aşağıdadır:
“Komşu ülkede (Türkiye’de) yıllarca yaşayan
insanların Yunan topraklarına zorla girmeye çalıştıklarını görmek hoş değil.
Hiç kimse vatanımız Yunanistan'ın doğru olanı yaptığını inkâr edemez. Bir AB
üyesi olarak Yunanistan'ın, topraklarını korumak ile ilgili hakları savunmak
için antlaşmaların hükümlerine ve Avrupa operasyonları çerçevesinde
hareket etme hakkı vardır" (Yorumsuz!)
Atanmış Müftü Halil Cihad ile ilgili
internette yapılacak bir aramada; Batı Trakya Türklerinin kendisine
gösterdikleri tepkileri ve hakkındaki söylemleri bulabilirsiniz…
Uluslararası hukukta mütekabiliyet diye bir kavram
var. Bir yanda Türkiye’deki Rum Patrikhanesi’nin din adamlarına her türlü
tolerans gösterildiği, öte yandan Batı Trakya’da seçilmiş müftülere sürekli
davalar açarak yıldırmaya çalışan ve kendi atadığı kukla müftüleri öne süren
Yunanistan!
Seneler önce merhum İskeçe Müftüsü Mehmet Emin
Aga ile sohbetlerim ve birlikte çıktığım televizyon programları
olmuştu. Çektiği zulmü ilk ağızdan dinlemek inanın tüylerimi diken diken
etmişti.
Günümüzde değişen bir şey yok Batı Trakya Türklerinin
seçtikleri Müftüler mahkeme kapılarında süründürülerek yıldırma politikası
sürdürülüyor.
Atanmış müftüler ise ya Türk değil ya da atanmış Müftü
Halil Cihad örneğinde olduğu gibi Türkiye için “Komşu ülke”
diyecek kadar kimliğine yabancılaşmış!