Ukrayna’da kilise uzun zaman önce ikiye
bölünmüştü. Bir yanda Rus Patrikhanesi tarafından Ukrayna Ortodoks Kilisesi'nin
Tek Kanonik Başkanı olarak nitelenen Kiev Metropoliti Onufry ve ona bağlı
kiliseler öte yandan ayrılıkçı olarak tanımlanan ve Rum Patrikhanesi ile
birlikte hareket edenler…
Aslında bu bir siyasi hesaplaşma! Bir
yanda her ne kadar Rus Devleti dinî işlere karışmıyor görünse de Rus
Devleti’nin desteğindeki Rus Patrikhanesi var… Öte yanda da Ortodoksların
liderliğini Rusya’ya kaptırmamak için Rum Patrikhanesi’ne her türlü desteği
veren ABD ve unsurları!
Bu aslında bir siyasi soğuk savaş ama bu
savaşın komik yanı da var. Bir yanda büyük kısmı Ortodoks olan, 145 milyondan
fazla nüfus barındıran Rusya. Yani yüz milyondan hayli fazla cemaati bulunan
Rus Patrikhanesi… Bir yanda ise Türkiye’deki cemaati 1500 kişi dahi olmayan Rum
Patrikhanesi... Gerçi ülkemizdeki diğer Ortodoks bireyleri de kendi cemaatleri
gibi görerek 5 bin söylemleri var ama bu gerçek değil ve de zavallıca bir
söylem!
Yunanistan’a baktığımızda 11 milyondan
az nüfus var. Yunanistan’daki Müslüman ve Slav faktörünü ayırdığımızda ise 8
milyon ya da biraz fazla Ortodoks bulunuyor… Rum Patrikhanesi’nin mimari
varlığı ile Rus Patrikhanesi’nin mimari varlığı da kıyas kabul etmez. Gecekondu
ile gökdelen kadar fark var. Bartholomeos’un 2010’daki Rusya ziyaretinde
kendisini özellikle görkemli, saray yavrusu mülklerde karşılamışlardı!
Rusların, tören ve gösteri işinde ve görsellik açısından ne kadar başarılı
oldukları bilinir. Çarlık döneminden kalma, dünyanın en görkemli kiliseleri
Rusya’dadır. Rus Patrikhanesi’nin de kullanımına açık olan Kraliyet Sarayı ise
şatafat açısından had safhadadır.
1-3 Eylül tarihleri arasında
Patrikhane’de Ortodoks Kiliseler toplantısı yapıldı. Alınan bilgilere göre bu
toplantıda görüşülen konulardan biri Ukrayna Kilisesi’nin durumuydu. 31
Ağustos’ta toplantının başlamasından bir gün önce Rus Patriği Kiril, Rum
Patrikhanesi’nin Ukrayna Kilisesi’ne özerklik verme girişimini önlemek ve bu
hususta ikaz etmek üzere İstanbul’a gelerek Rum Patriği Bartholomeos ile
görüştü.
6 Eylül’de ise Bartholomeos’un Ukrayna
Kilisesi’ne iki temsilci atadığı öğrenildi. Bu açıklamanın ardından 8 Eylül’de
Rus Patrikhanesi çok sert tepki verdi ve ayrıntılı açıklamaların yakında
yapılacağını vurguladı.
12 Eylül’de Rus Kilisesi'nin Toplum ve
Kitle İletişimi Sorumlusu ve Moskova Devlet Diplomasi Enstitüsü Profesörü “Vladimir
Legoida” Rus Tass Ajansı'na ayrıntılı bir röportaj verdi. Söylemlerin Rus
Patrikhanesi’nin resmi görüşü olduğu da vurgulandı.
Bu röportajdan önemli satırbaşları
şunlardır:
İstanbul Patrikhanesi’nin, başka bir
yerel Kilisenin geleneksel dinî alanına özel temsilciler tayin etmesi tüm dinî
kanonları ihlal etme yoluna girdiği anlamına gelir. (Kanon=Dinî kanunlar)
Özerklik, yalnızca kanonik bir dinî
organizasyona verilebilir. Ukrayna'daki kilise Rus Patrikhanesi'ne
bağlıdır. Ukrayna Ortodoks Kilisesi, özerklik hakkında hiçbir talep
göndermedi. Bu nedenle şu anda tanık olduğumuz durum başta Ukrayna
Cumhurbaşkanı Pyotr Poroshenko olmak üzere siyasilerin politik tutkulardan
kaynaklanan, politik bir projenin sürdürülmesidir.
İstanbul Kilisesi prensipte kendi
takdirine bağlı olarak özerklik verme hakkı olduğu iddiasındadır.
Ancak diğer Ortodoks Kiliseler bu iddiayı desteklemediler. İstanbul
Patrikhanesi’nin eylemlerinin bizi daha fazla hamle yapmaya zorlamayacağını
umuyoruz. Kanonların ihlal edilmeye devam etmesi halinde misilleme
tedbirlerinin kesinlikle uygulanacağını ve çok katı olanların olacağını kesin
olarak söylenebilir.
Ukrayna’daki ayrılıkçılar kanonik
Ukrayna Kilisesi’nden 40'tan fazla kiliseyi zorla aldılar. Kilise binaları
ve diğer mülklerin mülkiyeti olarak bu tür meselelerin ele alınmasında,
ayrılıkçıların yetkililer tarafından korunacaklarına inanmak için her türlü sebep
vardır. Mesela kilise binasının Ukrayna Kilisesi'ne ait olduğuna hükmeden
bir mahkeme kararı olmasına rağmen, bölücüler bazı kiliselere el koydular.
Seçimlerden sonra mevcut haliyle açıkça
yerinde kalamayacak olan Cumhurbaşkanı Pyotr Poroshenko ve diğer Ukraynalı
siyasi kişiler kilise işleri ile uğraşmak ve bu durumu yaklaşan seçimlerde
lehlerine kullanmak için acele ediyorlar. Ukraynalı politikacıların aklın
sesine kulak vereceğini umuyoruz. İstenen siyasi temettüleri elde etmek
yerine, ülkelerini daha büyük bir kaosa sürükleyeceklerini fark etmeliler.
Patrik Bartholomeos’un ise AB ve ABD siyasi çevrelerini kullanarak baskı
uyguladığı yönünde şikâyetler de vardır.
Rus Patriği Kiril’in talimatıyla 14
Eylül'de Moskova'daki Aziz Daniel Manastırı’nda olağanüstü ve genişletilmiş bir
Sen Sinod Toplantısı yapıldı. Rus Patrikhanesi’nin üst düzey din adamlarının
yanı sıra aşağıdaki metropolitler de bu acil toplantıya katıldılar.
Kiev ve Tüm Ukrayna Metropoliti Onufry
Krutitsy ve Kolomna Metropoliti Juvenaly
Kishinev ve Tüm Moldova Metropoliti
Vladimir
Kazakistan ve Astana Metropoliti
Alexander
Taşkent ve Özbekistan'ın Metropolitleri
Petersburg ve Lagoda Metropoliti
Varsonofy
Minsk ve Zaslavsk Metropoliti Pavel
Zaporozhye Metropoliti Luka
Barnaul ve Altay Metropoliti Sergy
Narva Piskoposu Lazar
Rybinsk ve Danilov Piskoposu Veniamin
Nakhodka ve Preobrazheniye Piskoposu
Nikolay
Rus Patrikhanesi ile birlikte hareket
eden, ve özerklik karşıtı olan Kiev Metropoliti Onufry sağlık nedenlerinden
dolayı bu toplantıya gelemedi ama skype üzerinden katıldı. Rus Patrikhanesi;
Kiev Metropoliti Onufry’i Ukrayna Ortodoks Kilisesi'nin Tek Kanonik Başkanı
olarak nitelemektedir.
Rus Patriği açılış konuşmasında -özetle-
şöyle konuştu:
“Bugün İstanbul Patrikliği'nin
‘sözde’ ihtarlar ve Ukrayna'ya iki temsilci göndermek için aldığı kararın
uygulanmasıyla ilgili toplandık. 8 Eylül'de, Sinod'umuz İstanbul
Patrikhanesi'nin bu temsilcileri göndermek için aldığı kararla ilgili bir
açıklama yaptı ve Ukrayna'ya gelip işe koyulduğu konusunda güvenilir bilgiler
aldık.
Metropolit Onufry'den alınan bilgiye
dayanarak, Synod üyeleri bu konuyla ilgili kararlar alacaklardır.
“Sözde“ temsilci atamalarından
kaynaklanan durum, İstanbul Patrikhanesi'nin eylemlerinden kaynaklanan
1920'lerdeki durumu yansıtıyor.”
Rus Sen Sinodu’nun 14 Eylül’deki
olağanüstü oturumda aldığı 69 sayılı kararda şu önemli başlıklar da yer aldı:
(Not: Kararın tamamında Rum Patrikhanesi
için “Ekümenik” sıfatı kullanılmamış, İstanbul Patrikhanesi olarak
tanımlanmıştır)
Başlık: Rus Patrikhanesi Sen Sinodu’nun, İstanbul Patrikhanesi'nin Rus Ortodoks
Kilisesi'nin kanonik topraklarında yaptığı tek tanrısız müdahalesine
ilişkindir.
Aşırı üzüntü ile öğrendik ki İstanbul
Patrikhanesi'nin aldığı karar ile Kiev’e iki temsilci atamıştır. Bu karar; Ukrayna
Ortodoks Kilisesi'nin tek kanonik başkanı olan Rus Ortodoks Kilisesi ve
Kiev'deki Onufry Metropolitliği ile bir anlaşma olmaksızın alınmıştır.
Bu, dinî hukukun açık bir ihlalidir ve
yerel bir kilisenin işleyişi ve içişlerine açık bir müdahaledir. Dahası,
İstanbul Patrikhanesi’nin Ukrayna'ya özerklik vermeyi amaçlayan bir planın
uygulanmasıdır. Bu süreç; İstanbul Patrikhanesi'nin geri dönülemez bir
adımıdır.
Fener’in temsilcileri, Kiev
Metropolitliği’nin aslında Rus Patrikhanesi’nin yargı yetkisine devredilmediğini
iddia ediyorlar. Bu tür iddialar yanlıştır ve tarihsel gerçeklerle tamamen
çelişmektedir.
Rus Ortodoks Kilisesi ve Kiev
Metropolitliği yüzyıllar boyunca siyasi ve tarihsel sıkıntılara rağmen, bir
bütün oluşturdular.
1448'de Rus Kilisesi'nin Sen Sinod’u,
İstanbul Patriği'nin nimeti olmadan Rus Ortodoks Kilisesi'nin otokratik
hayatını başlatan kararları aldı. Ancak on yıl sonra (1458'de) o esnada Roma'da
yaşayan eski İstanbul Patriği 3. Gregory, Kiev için bağımsız ve kanonik olmayan
bir Metropolitlik kurdu.
(Gregory Mammas= Fetihten önce Bizans
tarafından azledilen İstanbul Patriği’dir. Roma’ya sığınmış ve 1459’da
İtalya’da vefat etmiştir)
Rusya Kilisesi 1593’te İstanbul
Patrikhanesi ve gerçek Apostolik diğer üç patrikhanenin katıldığı bir toplantıda
Patrikhane statüsüne yükseltilmiştir. Kiev Kilisesi'nin Rus Kilisesi ile
yeniden birleşmesi 1686'da gerçekleşmiştir ve 20. yüzyıla kadar, İstanbul
Kilisesi de dâhil olmak üzere yerel Ortodoks kiliselerinin hiçbiri, Rus
Kilisesi'nin Kiev Metropolitliği üzerindeki yargı yetkisine itiraz etmemiştir.
Rus Sen Sinodu’nun 14 Eylül’deki
olağanüstü toplantısının hemen ardından Metropolit Hilarion aşağıda önemli
söylemleri bulunan bir basın toplantısı yaptı
Metropolit Hilarion’a göre; İstanbul
Patrikhanesi Kiev'e iki temsilci atamak suretiyle Rus Patrikhanesi’nin kanonik
topraklarını işgal etmiştir. Tarihsel olarak, Rus Ortodoks Kilisesi, Kiev'deki
bağlı bir metropolitlik ile yüzyıllar boyunca var olmuştur. 1488 Rus
Piskoposluk Konseyi, İstanbul Patrikhanesi'nin rızası olmadan Rus Ortodoks
Kilisesi'nin ilk başkanını seçmiştir. O andan itibaren Rus Ortodoks Kilisesi
özerk yaşamını yaşamaya başlamıştır. 300 yıldan uzun bir süredir, hiç kimse,
Rus Metropoliti’nin statüsüne ve Rus Patrikhanesi’nin bir parçası olmasına
meydan okumamıştır.
Metropolit Hilarion şunları da söyledi:
“Son zamanlarda, Ukrayna'daki eylemlerini meşrulaştırmak için İstanbul Patriği,
Ukrayna Kilisesi’nin, her zaman İstanbul Patrikhanesi'nin yargı yetkisi altında
olduğunu iddia ederek bu statüye meydan okumaktadır. “Bu tavıra şiddetle karşı
çıkıyoruz. İstanbul Patrikhanesi, Rus Ortodoks Kilisesi’nin sırtına adeta bir
bıçak darbesi vurmuştur. 20'li yıllarda da İstanbul Patrikhanesi tek başına
Polonya Kilisesi'ne özerklik vermiş, Finlandiya ve Estonya topraklarında kendi
yapılarını oluşturmuştu. Ancak bu ülkeler Rus Ortodoks Kilisesi'nin kanuni
yargı yetkisinin bir parçasıydılar.
Patrik Kiril İstanbul'dan ayrılır
ayrılmaz (bunu daha sonra öğrendik) Patrik
Bartholomeos yapılan oturumlarda kilisemizden gelen önerileri reddetmeye karar
vermiş. İstanbul Patrikhanesi'nin bir senaryosunu gerçekleştirmiştir.
8 Eylül'de bu tayinlerin yapılmasına
tepki gösterdik ve en yakın gelecekte birtakım önlemlerin alınacağı konusunda
onları uyardık ve bugün de bunları tartışmak ve formüle etmek için bir araya
geldik.
Şu an içinde olduğumuz koşullarda
İstanbul Patriği’ni artık eşitler arasında birinci olarak anmayacağız. Bundan
sonra birinci olarak İskenderiye Patriği anılacaktır.
İstanbul Patriği, kitle iletişim
araçları tarafından tanımlandığı gibi, dünyada 300 milyonluk bir Ortodoks
nüfusun lideri olarak söyleniyor. Ancak, ilişkilerin kopmasından sonra, 300
milyonluk nüfusun en az yarısı onu artık eşitler arasında birinci olarak
tanımayacaktır.”
Kiev Metropoliti Onufry ise Inter Tv
Programına bir röportaj vererek şu ifadeleri kullandı:
“Biz bağımsız bir
kiliseyiz. Bugün Tanrı'ya ve insanlara hizmet etmek için ihtiyacımız olan
tüm bağımsızlık özniteliklerine sahibiz.
Herhangi bir yerden bağımsız olarak
kendi Sinod'umuz vardır ve Sinodumuzun kararları da bağımsızdır. Kimse onları
veto edemez. En yüksek örnek olan bir dini mahkememiz de
vardır. Bizim her şeyimiz ekonomik, idari bağımsızlığımız da vardır.
Kilisemizin insanlara manevi hizmetini başarıyla yerine getirebilmesi için
gerekli olan bağımsızlık, özerklik, özgür yaşamın tüm niteliklerine sahibiz.
İstanbul Patrikhanesi iki temsilcisini
Ukrayna'ya gönderdi. Bu alışılmadık bir eylemdir. İstanbul
Patrikhanesi'nin bağımsız kilisemize temsilci gönderme hakkı yoktur. İstanbul
Kilisesi, tüm uygar dünyayı kucaklayan güçlü bir kilise olmak yerine kendisini
Bizans İmparatorluğu ile özdeşleştirmektedir.
Bizans İmparatorluğu neredeyse tüm
dünyayı kuşatmıştı ve Kilise buna eşdeğerdi. Oysa bugün Bizans İmparatorluğu
yoktur. Onlar hayalde, geçmişte yaşıyorlar
Başka bir Kilisenin işlerine yapılan bir
müdahale, kilise karşıtı, anti-kanonik bir eylemdir; bu bir günahtır ve
günah insanlar arasında bölünmelere yol açar. “
Rus Patrikhanesi’nin Rum Patrikhanesi ile
bundan sonra hiçbir etkinlik, komisyon ve benzeri organizasyonlarında katılım
yapılmaması ve karşılıklı temsilcilikler olmaması ile Bartholomeos’un ya da bir
Rum Patrikhanesi papazının katıldığı merasimlerde yer alınmaması kararı çok
önemlidir.
Rus Kiliselerindeki ayinlerde Rum
Patrikhanesi’nin ve patriğin isminin anılmaması kararı da alınmıştır ki bu
husus Rum Patrikhanesi’nin üzerinde en hassasiyetle durduğu konudur.
(2002 yılında Bulgar Kilisesi ile Rum
Patrikhanesi arasında başlayan ve dava konusu olan ihtilafın esas nedeni;
Bulgar papazın Rum Patriğinin adını ayinlerde anmamaya başlamasıydı)
Rus Patrikhanesinin bu kararından sonra
Rusya’dan da bir resmi açıklama ile Ortodoks Dünyası’ndaki ayrılıklara karşı
olduklarını ve devletin Rus Kilisesi’nin içişlerine karışmayacağı
bildirilmiştir. Ancak bunun politik bir söylem olduğunu da anlamak mümkündür…
Rusların Rum Patriği’ni artık eşitler
arasında birinci olduğunu kabul etmemeleri; “Şu an içinde olduğumuz
koşullarda birinci olarak İstanbul’dan ziyade, İskenderiye Patriği anılacaktır.” beyanları
da çok önemlidir.
Ruslar ve Rus Patrikhanesi’ne bağlı
görünen Kiev Metropolitliği; Ukrayna Cumhurbaşkanı Poroshenko'nun siyasi açıdan
bu sorunu yükselttiğine ve yaklaşan seçimlerden önceki bir hamlesi olduğuna
inanıyorlar.
Rum Patrikhanesi kanadından ise bu
hususta tamamen bir sessizlik hâkim! Rus Kilisesi’nin Rum Patrikhanesi ile
ipleri koparma kararı sanki olmamış gibi davranıyorlar! Son aylarda Rum
Patrikhanesi’nin faaliyetlerini düzenli olarak yayınlayan Rum/Yunan sitelerinde
ve Patrikhane’nin resmi web kaynaklarında da bir sessizlik hâkim! Oysaki Rum
Patriği’nin ve Rum Patrikhane’sinin her adımını abartarak bu sitelerde görmeye
alışkındık…
Görünen o ki; önümüzdeki günlerde Rusya
ve ABD’nin patrikhaneler üzerinden sürdürdüğü “Soğuk Savaş”ı izlemeye
devam edeceğiz…