20 Eylül Cuma günü Bulgar Patriği Neofit ve bir heyet İstanbul’a geldiler. Bu ziyaretin amacı, yeni Bulgar Patriği sıfatıyla, İstanbul’daki Bulgar Ortodoks Cemaati’ni ve Rum Patrikhanesi’ni ilk kez ziyaret etmekti.
Ziyaretin evvelinde, geçtiğimiz yıllarda
da sıkça medyada yer alan, eski Bulgar Patriği Maksim ve diğer üst rütbeli
ruhaniler hakkındaki komünist rejimin gizli ajanları olma iddiaları
yeniden ortaya atıldı.
Müteveffa Patrik Maksim; Bulgaristan’ın
1989’da demokrasiye geçmesinin ardından, 1990 yılında yapılan, “Ulusal
Yuvarlak Masa Toplantısı”nda komünist yönetimin adamı olmakla itham
edilmiş, dini açıdan yasal bir şekilde seçilmemiş (antikanonik) ve
eski idareciler tarafından bu göreve atanmış olduğu iddiası ortaya atılmıştı.
Bu söylemler o kadar ileri gitti ki; Patrik Maksim’in Eski ve Yeni Ahid’i dahi
tam olarak okumamış olduğu iddia edildi. Bu sürecin ardından Bulgaristan
Kilisesi, uzun sürecek bir süreç ile iki başlı oldu ve Dünya Hıristiyanlık
Tarihi’nde eşi benzeri olmayan bir rezalet ortaya çıktı.
Yeni Bulgar Patriği Neofit’in İstanbul
temasları çerçevesinde, 20 Eylül Cuma günü Rum Patrikhanesi ziyareti vardı
ve görüşmelerin ardından bu tür ziyaretçiler için mutat olduğu gibi, Patrikhane
kilisesi olan Aya Yorgi Kilisesi’nde Bulgar Patriği’nin onuruna bir ayin icra
edildi. Ayinin ardından Rum Patriği Bartholomeos Bulgar Patriğine (özetle) şöyle
hitap etti: “Umarım sizinle eski Patrik Maksim ile olduğu gibi uyum
içinde olacağız.”
Sanıyoruz ki Rum Patriği Bartholomeos, bu
sözleri eski Bulgar Patrik Maksim ve ekibine vermiş olduğu desteği anımsatmak
adına sarf etmiştir. Zira Bartholomeos o süreçte, Bulgaristan’ı birkaç kez
ziyaret ederek Patrik Maksim’e destek olmuş ve dini açıdan onu yasal (kanonik) olarak
kabul ettiğini vurgulamıştı.
Burada bahse konu olan Bartholomeos’un
Bulgaristan ziyaretleri değildir. Bahse konu; Patrik Maksim’in kendi ülkesi
içinde acze düşmüş, kendi halkının bir bölümü tarafından “Antikanonik” (kanon=dini
yasalar) addedilerek “Komünist Ajanı” nitelemesi
yapılmasıdır. Bu bağlamda; Bulgar Patriği ve bir kısım üst rütbeli Bulgar
ruhanilerin o dönemde makamlarını muhafaza etmek adına her türlü dış desteğe
ihtiyaçları vardı…
Bulgaristan’ın komünistlikten demokrasiye
geçtiği dönemde büyük bürokratik sıkıntılar yaşanmış, Komünist Parti zamanında
kurulan Bulgaristan Diyanet İşleri Müdürlüğü de demokratikleşen rejime etkisiz
ve basiretsiz bir başlangıç sergilemişti. 1990’da, ülkenin sorunları arasında;
Bulgar Patriği Maksim’in komünist yönetimin adamı olması ve yasal bir şekilde
seçilmemiş -komünistler tarafından bu göreve getirilmiş- olması da
gösterildi.
Devlet Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı
bir rapora istinaden; Patrik ile 12 metropolitten oluşan Bulgar Kilisesi
Sen Sinodu’nda komünist dönemde “Bulgar İstihbarat Teşkilatı” olan “DS”nin (Darzhavna
Sigurnost) 11 ajanı bulunduğu açıklandı.
(Yeni Bulgar Patriği Neofit de bu 11 kişi
arasında gösterildi.)
Ancak Patrik Maksim, kendisi aleyhine
sürdürülen tüm karşı iddialara rağmen, 98 yaşında vefat edene kadar makamında
kalmıştır.
Bulgar Patriği Maksim’in komünist
yönetimin adamı olması ve yasal bir şekilde seçilmemiş olduğunun açıklanması
üzerine bir grup din adamı yeni bir oluşum gerçekleştirmek için harekete geçti
ve Patrik Maksim ile ekibine karşı çalışmaya başladılar. 30 Mayıs 1992’de “Diyanet
İşleri Komisyonu”nun başında olan Metodi Spasov, “Komünist Ajanı”
olduğu gerekçesiyle, Patrik Maksim’in ve ekibinin azli için emir verdi ve aynı
emirle yeni bir Sen Sinod tayin etti.
1 Haziran 1992 günü sabahın erken
saatlerinde yeni tayin edilenler ve fedaileri Sen Sinod merkezini işgal ederek
Patrik Maksim, ruhbanlar ve sivil memurların binaya girmelerini önlediler,
içeride olanlar yaka paça dışarı attılar. Fedailerle çıkan arbede sonunda içeri
giremeyen Patrik Maksim ve diğerleri çaresizce Sofya Metropolitliği’ne
sığındılar ve uzun bir süre orayı Patrikhane merkezi olarak kullandılar.
Böylece yukarıda da zikrettiğimiz gibi Ortodoksluk Tarihi’nde yaşanmamış bir
süreç, iki başlılık başladı.
Nevrokop Metropoliti Pimen ikinci sinodun
başına seçildi. Bu suretle Bulgaristan’daki her metropolitlik bölgesinde,
Patrik Maksim’e bağlı olanlar ve Pimen’e bağlı olanlar şeklinde iki başlı bir
yönetim başladı.
(Bunun ne anlama geldiğini şöyle tarif
edebiliriz: Türkiye’de her ilde bir İl Müftüsü vardır. Her ilde farklı gruplara
bağlı 2 il müftüsü olmasını tasavvur edelim.)
Bulgaristan’daki iki başlı kilise
skandalının ilk iki senesi boyunca Patrikhane’nin idari yönetim merkezi olan
Sen Sinod binası, diğer grubun elinde kaldı. Bu süre zarfında, Patrik Maksim’in
yasal olarak yaptığı tüm itirazlar sonuçsuz oldu. Bir tarafta yasal Sen
Sinod’un başı olduğunu iddia eden Maksim; diğer tarafta “Maksim
komünist ajanıdır. O ve tarafları tayin ile gelmişlerdir. Biz gerçek Sen
Sinoduz.” şeklinde konuşan Pimen taraftarları, dini açıdan rezalet
sayılabilecek bu kavgayı sürdürürken Bulgaristan Devleti hadiselere sadece
seyirci kaldı. 1 Haziran 1994 tarihinde Metropolit Neofit kalabalık bir fedai
gurubuyla, binayı kaba kuvvet kullanarak geri aldı…
(O günün metropoliti Neofit bugün Bulgar
Patriği’dir.)
Ocak 2012’de Bulgar ajanslarında ve
gazetelerinde, Patrik Maksim ve diğer papazlar hakkındaki gizli ajanlar iddiası
yeniden alevlendi.
Devlet Araştırma Komisyonu’nun raporuna
istinaden 40 yılı aşkın süredir kilisenin başı olan Maksim’in gizli servis
elemanı olduğu ayrıca Sen Sinod üyelerinin arasında da 11 eski gizli servis
elemanı bulunduğu 17 Ocak 2012’de açıklandı.
İddiaya göre diğer adı geçen metropolitler
arasında; Stara Zagora Metropoliti Galaktion, Vidin Metropoliti Dometyan,
Plevne Metropoliti İgnati, Sliven Metropoliti Yoaniki, Veliko Turnovo
Metropoliti Grigori, ABD, Kanada ve Avustralya Metropoliti Yosif, Vratsa
Metropoliti Kalinik, Nevrokop Metropoliti Nataniel ve Orta Avrupa ve Rusçuk
Metropoliti Simeon bulunmaktadır.
Devlet Araştırma Komisyonu tarafından
gizli ajan oldukları iddia edilenlerin kullandıkları kod adlarının ise şöyle
olduğu iddia edildi:
Galaktion = Misho
Dometyan= Dobrev
İgnati = Penev
Yoaniki = Kirileviç
Grigori = Vanyo
Yosif = Nikolov
Kalinik = Rilski
Nataniel = Blagoev
Simeon = Hristov
Şu an Bulgar Patriği olan Neofit’in kod
adı = Simeonov
(Makalenin fotoğrafı= Patrik Neofit ve
Bulgaristan İçişleri Bakanlığı’nın “Simeonov” kod adlı bir zarfı.)
Devlet Araştırma Komisyonu’nun
araştırmasında sadece 12 kişi olan Sen Sinod üyeleri değil, diğer tüm
metropolitler, manastırların ve Teolojik Seminarya’nın (İlahiyat
fakültesi eşdeğerinde) yöneticileri de mercek altına alınmışlardır.
Başta Varna Metropoliti Kiril olmak üzere diğer Sen Sinod üyelerinin pahalı
arabalar kullandıkları ortaya çıktı. Adı geçen dosyanın komisyon Başkanı Georgi
Yovchev, Sofya ve Plovdiv Katolik Cemaati Piskoposu, Petır için de 31 Temmuz
1988’den itibaren ajandı açıklaması yaptı.
24 Şubat’ta yapılan patrik seçimiyle
Neofit işbaşına gelir gelmez Bulgar ajanslarında şu manşet yer aldı: “Eski
komünist ajan Bulgar Kilisesi’nin başında.”
Patrik Maksim’in 6 Kasım’da ölümünün
ardından medyada Bulgar Kilisesi içindeki Bulgar istihbarat örgütü “Darzhavna Sigurnost” ajanlarıyla ilgili haberler tekrar yer almaya
başladı. Komünizm hayaletinin yeni bir patrik seçmeye hazırlandığı şeklinde
benzetmeler de yapıldı. Merhum patrik ve diğer üst düzey ruhbanlar, Sofya
Üniversitesi’nde felsefe profesörü ve dini bir yayın organı olan “Christianity
and Culture” adlı derginin baş editörü Kalin Yanakiev örneğinde olduğu gibi
anti-komünist davranışları eski rejime bildirmekle suçlandılar.
Seçimlerin ardından Varna Metropoliti
Kiril’in 9 Temmuz’da Karadeniz sahilinde ölü olarak bulunması ise hayli
şüphelere yol açtı ve komünist ajanlar iddiaları tekrar ortaya atıldı.
Bulgar Haber Ajansı ölüm nedenini boğulma
olarak bildirdi fakat Kiril’in üzerinde bir dalış maskesi ile şnorkel vardı ve
Kiril çok iyi bir yüzücü olarak tanınmaktaydı. Maksim’in ardından seçim için
yoğun kulis yapan fakat sonra aday olmayan, 1954 doğumlu Kiril için de Gizli
Servis ajanı olduğu iddia edilmekteydi. Kiril’in
bu hizmeti devlet güvenliği için değil de ABD Başkanı Barack Obama’nın da
kullandığı Lincoln MKS marka hibrid lüks otomobil için yaptığı iddialar
edilmiştir. Ancak kendisi bu aracın zengin bir Bulgar işadamı tarafından hediye
olarak verildiğinde ısrar etti.
Metropolit Kiril;1981 yılında Moskova'ya Bulgar Ortodoks Kilisesi Temsilcisi olarak
gönderilene kadar DS’nin ajanı olduğu, 1989 yılında Varna Metropoliti
olarak atandığında tekrar "aktif" olduğu iddialar arasındadır. [8]
Kiril’in bu yeniden aktif ajan olması kısa
sürmüş olmalı ki; 10 Kasım 1989’da, iktidardaki Todor Jifkov yönetimi kansız
bir darbe ile indirilerek “Büyük Demokrasi Dönemi” diye adlandırılan
süreç başlayana kadar devam edebilmiştir. Metropolit Kiril’in 1981 yılında Moskova'ya Bulgar Ortodoks Kilisesi
Temsilcisi olarak gönderilene kadar aktif olması ve sonra vazifeyi bırakmış
olması ise gidilen yerin Moskova olması sebebiyle inandırıcı değildir.
Bulgaristan’da, Müteveffa Patrik Maksim,
yeni Patrik Neofit ve Karadeniz’de şüpheli bir şekilde boğulmuş olan Metropolit
Kiril ve diğer metropolitler hakkındaki “Komünist Ajanı” iddiaları
bitmeyecek gibi görünüyor…