24 Mayıs 2014 Cumartesi

TÜRKÇEYİ YOZLAŞTIRANLARA BİRKAÇ SÖZ!


Yürürlükte olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 1982 Anayasası’nın 3. Maddesi şöyledir:

Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.

Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.

Millî Marşı “İstiklal Marşı”dır.

Başkenti Ankara’dır.”

Bu yazımızda; Dünya'nın en güzel birkaç dilinden biri olan Türkçe'nin, başta internet olmak üzere, yaygın iletişim araçları ya da imkânları vasıtasıyla “nasıl” ve “neden” yozlaştırıldığını irdelemek istiyoruz.

Çağın nimetleri olan, cep telefonları ve internet kullanıcılarının büyük bir bölümü, dilimizi yozlaştırıyorlar ve maalesef “mutasyon”a uğramış bir “ucube” yaratılıyor.

Bu ucube; cep telefonlarının sms fonksiyonu ve internet üzerindeki yapılan yazışmalarla ortaya çıkan “sanalda yazışma alışkanlığı” ya da başka bir tanımla oluşan tuhaf bir “jargon”dur.

Dünya’nın en güzel birkaç dilinden biri Türkçedir” dersek, bu tamamen duygusal bir söylem değil, aynı zamanda tam olarak bir realitedir. “Türkçe” gerçekten de çok önemli bir dildir ve sahip olduğu muazzam kelime kapasitesi ve içeriği ile başkaca hiçbir sanal ifade kullanmaya gereksinim yoktur. Kuralları içinde; “Türkçe” ile ifade edilemeyecek hiçbir ifade ve duygu da bu bağlamda yoktur.

Mamafih, içinde özenti barındıran sosyal davranışlarda ki bu etki/tepki salt Türkiye’de değil Dünya genelinin sosyal bir sıkıntısıdır. Birileri bir davranış biçimi ortaya koyarsa, bu şekilde davranmayı sosyalleşme, modernleşme ya da çağdaşlaşma sanmak ve bu şekilde davranmaya başlamak tüm ülkelerin bir realitesidir.

En çok “dejenere” toplumlarda görülen bu tarz etki/tepkilerin büyük ölçüde kaynağı; Amerika ve zenci toplumudur. Dans, yürüyüş biçimi, argo konuşma, saygısızlık ve birçok diğer erdemsel eksiklikleri; psikolojik sorunların en çok olduğu ve sokaklarda yaşayan sıra dışı insanların protest davranışlarından ortaya çıkan alışkanlıkları yapmak, biraz evvel de değindiğimiz gibi sosyalleşme, modernleşme ya da çağdaşlaşma ölçütü görerek uygulamak zorunda mıyız?

Bu tabi ki salt Amerika değil Avrupa ülkelerinden de Dünya’ya ihraç edilmektedir. Çok uzun bir yazı olmaması açısından, şimdi bazı kısa örneklemeler yapacağız! Sonra ise bunu biraz da biz kaba bir şekilde analiz edecek ve bu suretle dilimizi yozlaştıranların gerçeği görmesini sağlamaya çalışacağız. Ya da o çok bilinen söylemle; ”Kral Çıplak” dedirtebilirsek belki bir fayda da tesis etmiş olunabilir.

Bu mutasyonel şekilde yazışarak güzelim Türkçeyi katledenlerin sosyal paylaşım sitelerinde, Ata, Bayrak, Harita fotoğraflarının altına, üstüne sloganlar yazarak, bir de üstüne üstlük çok kaba bir davranışla “paylaşmayan şey olsun” babında bir takım yazılar da ekleyerek “sözde” Türkçe cengâverleri olmaya hakları yoktur!

Evvela yozlaşma kelimelerin kısaltılması ile başladı...

İlk başta ya da halen bunları anlamak için ya o yozlaştırıcı jargona dâhil olmak ya da “gizli şifreler” içeren yazılarda kullanılan ”kriptoloji” biliminde ihtisas sahibi olmak gerek...

Kriptoloji, kriptografi, kriptoanaliz, bunlar devlet sırlarının transferinde, diplomatik ve askeri bilgilerin ulaşmasında kullanılan terimlerdir. En çok bilinen de Almanların 2. Cihan Savaşı’nda kullandıkları şifre makinesi “Enigma”dır.

Bugün artık bu fevkalade ihtisas gerektiren iş için casus ya da devlet erbabı olmaya gerek yok. Zira el birliği ile bunu ihtisasını internetten alıyoruz.

Slm, tşkr, teşkk, kib, aeo ve diğer birçok kısaltmaları herkes biliyor ve kötü olan da artık bu tür yazma şekli bireylerde bir “refleks” halini aldı.

Türkçenin kurallarında bu var mı? Ama herkes böyle yapıyor siz de yapmalısınız değil mi?

“Sağ ol” yerine “saol”. Yahu muhterem bir yumuşak “ğ” de yaz ne olur?

Yeni bir “mutasyonel” dalga daha geliyor. Güzel yerine artık “güselll” yazıyorlar ve buna alışkanlık da başladı. “Vay” yerine ise “way” yerleşti.

Hey bireyler lisanımızda “W” yok! Siz buna alıştıysanız iki değil on iki dile de alışın ve “yaygara” etmeyin.

Bir de “İskandinav” ya da “Runik Alfabe”den alınan harfler moda!

Ercüment= “ΣRCÜMΣИТ”,
Emre= “€mRe”,
Volkan yerine “ωσℓкαη”,
Pınar yerine “ρıиaя” ... v.s...v.s...

Harflerin ters yazıldığı şu fontlar da var: N yerine “И”, A yerine “Λ ve bir harf büyük, bir harf küçük yazılarla chat ve sohbet edenler de azımsanamaz...

Ağız, şive, lehçe her dilde vardır ama yazı dilinde değil... Konuşurken “gelcem” dersiniz ama yazarken “geleceğim”den başka bir yazım tekniği yoktur.

Coşku, sevinç ve diğer belirtmeler için ifadeler var. Hadi neyse bunlar grafik suratlar olduğu için özel bir yazıda yazdınız. Ama şu nedir yahu: “hahahahahahaha”. Bunun adı görüntü kirliği değil, bunun adı; “siz dilimizin içine ettiniz.

İnternetle sonradan buluşanlar ve interneti Facebook, sohbet ve chatten ibaret sananlar, kendilerine “erkek” ya da “kadın” arayanlar, işi gücü olmadığı bir yaşında, bir şekilde bir bilgisayar edinip, hangi tuşa basacağını da öğrendikten sonra “sanal geyik”ten son derece memnun ve mutlu olanlar elbirliği ile Türkçenin içine siz de ettiniz...

Sizlerin gündemdeki iki dil tartışmasında sayfalarınızda; Ata, Bayrak, harita eşliğinde sloganlar atarak, “paylaşmayan ne olsun” ekiyle ahkâm kesmeye hakkınız yok... Sizler ki bu dil yozlaşmasının birer parçası ve müsebbibisiniz, sizler ki bu yaşa gelmiş de  “de, da, mısın, musun, mi, mu” eklerini harflerle yapışık yazmanın dil kurallarına aykırı olduğunu öğrenememişsiniz; ne hakkınız var şimdi Türkçeyi savunmaya.

Sizler Dünya’nın en güzel dili olan Türkçenin katilleri yozlaştırıcıları değil misiniz?

Bari bunu eski deyişle ”mahremiyet” çerçevesinde, özel mesajlarınızda yapın da üstüne bir de teşhirci” olmayınız...

Siz evet siz! “Anne” ve “babalar”, siz evet siz “nineler” ve dedeler”; yaş “kemale” erdikten sonra edindiğiniz ve tuşlarına basmayı, “evlatlarınızdan” ve “torunlarınızdan” öğrendiğiniz bilgisayarların sahipleri!

Sizin okula giden evlatlarınıza, sizin okula giden torunlarınıza; onların öğretmenlerinin de bu mutasyona uğramış dilbilgisi ile “Türkçe öğretmelerine” razıysanız o zaman sorun yok!

Zira sizin bir de evlat ve torunlarınıza “örnek” olma gibi bir asli göreviniz var! Onlar da Facebook’ta ve sosyal paylaşım sitelerindeler. Onlar sizin sayfalarınıza bakıyorlar. Annem, babam, ninem, dedem ne yaptı diye sizi izliyorlar ve bu doğal bir tepkidir. Bakıyorlar bunu iyice bilin...

Siz kötü örnekler! Kötü örnek olmaya devam edecekseniz, sorumlu olduğunuz bu evlatlara o zaman “küfürler” de öğretin.

Zira; argo, geyik ve Türkçenin içine etmenin nasıl olduğunu zaten başta sizler öğretiyorsunuz...

Türkçe adına slogan atmaya, paylaşımlar yapmaya hakkınız da yok!

Çünkü biraz daha bu “mutasyona” el vermeye devam ederseniz ortaya “patagonca” ya da bambaşka bir dil çıkacak ve bunun müsebbibi kimdir diye de sormayın.

Bir aynaya bakın! Orada kim varsa “müsebbip” odur...

Velhasıl, evlada toruna “iyi örnek” olan da odur...

Bojidar Çipof
6 Aralık 2010