Yazımızın başında çok net
bir ifade ile “Yılbaşı kutlamaları bir Hıristiyan geleneği değildir.” diyerek
başlamak istiyoruz.
Hıristiyanlık dinî
takvimine göre, en önemli iki dinî bayram; “Christmas” (Noel) ve “Paskalya”dır. (Yumurta Bayramı)
Bunlardan Christmas, 25
Aralık’ta kutlanır ve Hazreti İsa’nın doğum günüdür. “Milât Bayramı” ya da “Kutsal
Doğuş” olarak da adlandırılır. Christmas’ın arifesi 24 Aralık’ta başlar ve
genelde gece yapılan bir ayin ile bayramın gelişi müjdelenir, ertesi gün ise bayrama
esas olan dinî ayin icra edilir.
Bu bayram, Tüm Hıristiyan
ülkelerde yılbaşı ile birlikte, uzunca bir tatil dönemini de kapsar ve Yılbaşı
tatili ile birleşir. Bizde bazen 9 güne kadar çıkan Kurban Bayramlarını dikkate
alırsak, Yılbaşı sadece Christmas’ın devamı ve Dünya’da sene sonuna denk gelen
bir tatilden ibarettir. Vurgulamak açısından Hıristiyanlar için önemli olan
Christmas’a denk gelen 25 Aralık’tır.
Yılbaşının ve
Christmas’ın, ayrı ayrı olarak ne anlam ifade ettiğini analiz etmeden evvel
ülkemizde yılbaşı kutlamalarına genelde mütedeyyin bireylerin verdiği tepkiyi,
yılbaşlarında birçok insanda alışkanlık haline gelen aşırı alkol tüketimine
duyulan tepki ile –belki- açıklamak –belki- mümkün olabilir.
Ülkemizdeki Hıristiyanlar arasında,
genelde 25 Aralığı kutlamak için genelde “Mutlu Noeller” denir. Dünya
genelindeki ise -İngilizcede olduğu gibi-
“Merry
Christmas” anlamına denk gelen, kendi dillerindeki kelimeler kullanılır.
Bunun karşılığı bizde Mutlu Noeller olarak bilinse de Hıristiyan kaynaklarında Christmas
kelimesi ile “İsa Mesih” yani İsa
Peygamber tanımlanmaktadır. (Christus, Χριστός,
Christ, Cristo) Etimolojik açıdan ise Christmas; Yunanca “Khristos” ve eski Latincede’ki “Messa” (Efharistiya) kelimelerinden
türetilmiştir.
Hazreti İsa’nın doğum
tarihi, asırlardır Hıristiyanlar arasında tartışmalıdır. Hıristiyanların büyük
bölümü, İsa’nın doğuşunu 25 Aralık’ta kutlarken, Gregoryen Ermeniler örneğinde
olduğu gibi “Eski Takvim”ciler bunu
6 Ocak’ta kutlarlar.
2007’de ortaya çıkan “Zeitgeist Hareketi” gibi bazı
oluşumlar, 25 Aralığın geçmiş asırlarda onlarca başka tanrının, örneğin Mısır
Güneş Tanrısı Horus’un da doğum günü olduğu gerçeğinden yola çıkarak bu olayı
astrolojik açıdan irdeleyerek konuyu Hıristiyan dinî çevrelerin kabul etmesi
imkânsız çok farklı noktalara götürmektedirler. Ancak Milat’tan önceki
dönemlerde çok sayıda tanrının doğum tarihi gerçekten 25 Aralık’tır. Bu suretle,
Milat’tan çok eski dönemlerde de farklı tanrılar için yılbaşı kutlamaları
yapıldığını anlamaktayız.
Bazı tarihçiler bu
kutlamaları eski Türklere dayandırmakta ve yılbaşı kutlamalarının Türklerin tek
tanrılı döneminden alınmış olduğunu, "Yeniden
Doğuş Bayramı" şeklinde
kutlandığını ortaya koymaktadırlar.
Türk Mitolojisindeki inanışa göre; Arzın
merkezi sayılan yeryüzünün tam ortasında bir "Akçam Ağacı" (Hayat
Ağacı) vardır ve bu ağacın dalları, göğün 17. Katında oturan Baş Tanrı “Kayra Han”dan (Oğuzlarda=Krayir,
Altayca=Kayrakan) sonra gelen İyiliklerin Tanrısı “Ülgen Han”ın (Ülgön, Moğolcada=Ulgan)
sarayına kadar uzanmaktadır. İnanışa göre Ülgen Han Türklerde çok
önem arz eden Güneş’i ve dolayısı ile gündüz ve geceyi yönetiyor. Güneşin her
gün yeniden doğuşu ise Eski Türklerde “Yeniden
Doğum” olarak
algılanıyor. Eski Türklerde Nar Güneş’tir,Dugan da doğandır. Bu suretle doğan güneşi
simgelemektedir ki Güneş de eski inanışlarda en büyük simge ve tapılandır.
22 Aralık’tan sonra gelen
ilk dolunayda kutlanan “Nardugan Bayramı” ile halen devam eden bazı gelenekler de
eşleşiyor. Günümüzde de uygulanan bir geleneğe göre Hıristiyanların büyük bir
kısmı senenin başladığı anda evinin kapısında nar kırar ve bozuk para atar.
Yılın ilk iş gününde işyerini açtığında da bu geleneği tekrarlar.
“Nar” zaten İnsanlık Tarihi süresince bereket ve düzeni temsil eden
ve incelendiğinde yapısı ve katmanları açısından belki de en enteresan
meyvedir. İçindeki tanelerin çokluğu ile bereket, sıra sıra dizilmiş taneler
ile de düzen simgelenir. Bu nedenle hem dinî açıdan hem de masonluk gibi
ezoterik topluluklarda bereket ve düzen temsili açısından simgeliği kabul
edilmiş müstesna bir meyvedir.
(YN: Makedon kökenli Ortodoks bir aileye mensup
olmam sebebiyle, dedemden kalan bir alışkanlıkla her sene hem evimde hem de
işyerimde nar kırma ve bozuk para saçma geleneğini sürdürüyorum. Bu
alışkanlığımın ise dinî bir refleks olarak değil de dedemden bana kalan bir
geleneği sürdürmek ve “Bereket ve Bolluk” dileği ile yapmaktayım.)
Yılbaşı; Dünya genelindeki
farklı din ve inanışlardaki insanlar arasında, umutla beklenen günlerin
sevincini yaşamak adına farklı şekillerde kutlanmaktadır. Bu kutlamanın bir
yerine dinî bir inan yerleştirmek herkesin kendi inanında serbest olabileceği
düşüncesinden yola çıkarak kişiye özgüdür. Yılbaşının bir Hıristiyan geleneği
olmadığını vurgulamak adına yazılmış bu makalemizde de zaten sıkça
Hıristiyanlarda önem arz eden tarihin 25 Aralık olduğunu vurguladık.
Eski Türklerde, yeni
senenin karşılanması önemli bir olguydu. Hatta bahçelerdeki ağaçlara yiyecek
asmak ve bu suretle olmayanlarla paylaşmak geleneği de vardı. Uzakdoğu’da ise
geçmişte ve halen her yeni senenin karşılanması için yapılan kutlamaların ne
kadar abartılı olduğunu görmekteyiz.
Yılbaşı kutlamaları Hıristiyanlara Türklerden geçmiştir tezinden hadiseye baktığımızda Hunların
Avrupa’ya gelişlerinden bu geleneği görerek almış oldukları ve bu geleneğin
İsa’nın doğumu ile ilgili değil de “Güneşin
Yeniden Doğuşu” ile ilgili olduğu tezini görmekteyiz.
Çam ağacı süslemek ise
evvelâ Eski Türklerde olduğu gibi insanlar bahçelerindeki ağaçları süslemişler
ve ağaçlara elma nar gibi meyveler asmışlardır. Evin içinde çam ağacı
süslemekle ilgili olarak ise bazı kaynaklarda bu geleneğin ilk olarak 1605’te
Almanya’da görüldüğü ve oradan Fransa’ya ve diğer batı ülkelerine geçtiği ifade
ediliyor.
Zaman içinde 25 Aralık Christmas
ile yılbaşı tatilleri birleşti, zamanla buna bir de Christmas’ın ana konusu
olan ve İsa’nın doğumu ile hiç alakası olmayan Noel Baba (Santa Claus) efsanesi
de eklenince ortaya uzunca bir tatil çıkmış oldu…
Ehli kitap olan ya da olmayan
tüm topluluklarda yeni sene sevinçle ve umutla karşılanır. Uzakdoğu gibi
Hıristiyan olmayan çok büyük coğrafyaların da bu geleneği uyguladıkları dahi
göz önüne alırsak Yılbaşının bir Hıristiyan geleneği olmadığını görebiliriz.
2014’ün
ülkemize ve tüm Dünya’ya barış, bereket, mutluluk ve huzur getirmesi dileğiyle…